Antik Uygarlıkların Esrarengiz Çöküş Nedenleri

1.Mayalar

Muhtemelen Yeni Dünya’nın Kolomb öncesi en gelişmiş uygarlığı olan Mayalar; inşa etmiş olduğu plazalar, saraylarla cenup Meksika ve Orta ABD’nın ormanlarında büyük taş şehirler yarattı. Hiyeroglif yazılarının yanı sıra takvim oluşturma, matematik, astronomi ve mimarlık becerileriyle tanınan Mayalar, M.S. 250’den M.S. 900’e kadar “Klasik Dönem” olarak adlandırılan dönemde, etkilerinin zirvesine ulaştı.

Sadece Klasik Dönem’in sonunda halk ansızın krallarını devirdi. Şehirleri terk etti ve teknolojik gelişmelerin hepsi sonlandı.

Olanları açıklamak için ortaya düzinelerce kuram atıldı. Bazı tarihçiler, ormansızlaşma ve toprak erozyonuyla şiddetlenen büyük bir kuraklığa işaret ediyorken; bazıları suçu bir hastalık salgınına, giderek yozlaşan bir egemen topluma karşı köylü isyanına, kent devletleri içinde devamlı harbe, tecim yollarının bozulmasına yada bunların bir kombinasyonuna bağlıyor.

Sadece dağılmış olmasına karşın, Mayalar hiçbir vakit ortadan kaybolmadı. Mayalı torunların milyonlarcası halen bölgede yaşamaya devam ediyor.

2.Indus (İndus)

İndus, 8.000 yıl ilkin günümüzdeki Hindistan ve Pakistan sınırlarında yerleşim birimleri inşa etmeye başladı. Ve bu, onları ilk uygarlıklardan biri haline getirdi. İnduslular M.Ö. 3000de, 386.000 mil karelik (ortalama bir milyon kilometre kare) bir alanı işgal etti. Ve dünya nüfusunun ortalama yüzde 10’unu oluşturdu.

M.Ö. 1900’lerde, İndus Vadisi yada Harappa uygarlığı olarak da malum İndus, düşüşe geçti. Halk, şehirleri terk etti ve sözde güneydoğuya göç etti. İlk olarak, bilim adamları kuzeyden gelen bir Aryan istilasının İndus’un çöküşünü getirdiğine inanıyordu. Fakat bu kuram artık revaçta değil. Son araştırmalar, muson döngüsünün aslına bakarsak iki yüzyıl süresince durduğunu ve tarımın olanaksız hale geldiğini göstermektedir. Öteki faktörler de rol oynamış olabilir; örneğin zelzele, sıtma yada kolera salgınları.

3.Anasazi

Anasazi, günümüz ABD’nin Four Corners bölgesinde, 12. ve 13. yüzyıllarda yüksek taş yapılar inşa etti. 1880’lerde ilk gökdelenlerin inşasına kadar başka hiçbir ABD yapısı bu kadar yüksek olmamıştır. Sadece kayalık konutlar uzun süre kullanımda kalmadı, ek olarak uygarlığın sonu da görünüşe bakılırsa güzel değildi.

Araştırmacılar; kırım ve yamyamlık belirtilerinin yanı sıra ormansızlaşma, susuzluk sorunları uzun soluklu kuraklık emareleri ortaya çıkardı. Protestan Reformundan sonrasında Avrupa’nın yaşadığına benzeyen dini ve siyasal ayaklanmalar, Anasazi’yi M.S. 1300’e kadar ana vatanlarını terk edip güneye kaçmaya zorlayan kaosa katkıda bulunmuş olur. Günümüz torunları içinde Hopi ve Zuni halkları da vardır. Bazıları Anasazi terimini hücum olarak görür, bunun yerine kendilerine “ancestral Puebloans” denmesini tercih eder.

4.Cahokia

Meksika’da mısır ekiminin yaygınlaşması yardımıyla, yerli köyler ortalama 1200 yıl ilkin ABD’nın güneydoğusu ve orta batısında verimli dere vadilerinin yakınında ortaya çıktı. Şimdiye kadar bunların en büyüğü, 20.000 kişiye ev sahipliği icra eden günümüzdeki St. Louis, Missouri’den birkaç kilometre uzakta bulunan Cahokia’ydı.

Yüksek bir ahşap barınakla çevrili olan bu ilk ABD şehri, birçok plazaya, 14 milyon sepet toprakla inşa edildi. Ve en büyüğü Monks Mound olarak malum minimum 120 toprak höyüğüne sahipti. Hem de “Woodhenge” olarak adlandırılan kırmızı sedir direklerinden oluşan bir halka, muhtemelen bir tür güneş takvimi işlevi görüyordu.

Mississippi, Illinois ve Missouri nehirlerinin kesişme noktasına yakın konumu sebebiyle naturel bir tecim merkezi olan kent, görünüşe bakılırsa 1000’ler ve 1100’lerde gelişti. Sadece iddiaya bakılırsa 1200’ler civarında, felaketli bir selin vurmuş olduğu bilinirken ve de Columbus’un gelişiyle uzun süre terk edilmişken, düşüşe geçti.  Sele ek olarak, araştırmacılar, Cahokia’nın düşüşünün ihtimaller içinde sebepleri olarak, naturel kaynakların aşırı tüketimini, siyasal ve toplumsal huzursuzluğu, hastalıkları ve sözde Ufak Buz Devri’ni sebep olarak gösterdi.

5.Easter Island (Paskalya Adası)

300 ile 1200 yılları aralığında bir zamanda kano ile yola çıkan Polinezyalılar, Şili’nin ortalama 3700 km batısında bulunan dünyanın en ücra yerlerinden önde gelen Paskalya Adası’nı bir halde bulup oraya yerleşti. Tekerlekleri yada yük hayvanlarının eksikliğine karşın, “moai” adında olan yüzlerce dev taş heykel dikmeyi başardılar. En büyüğü 9.75 metre uzunluğunda ve 82 ton ağırlığındaydı. (“El Gigante” lakaplı başka bir moai, 22 fit uzunluğundaydı. Ve minimum 145 ton ağırlığındaydı. Sadece taş ocağından asla çıkmadı.) 1800’lü yıllarda tüm heykeller devrildi. Nüfus azaldı; bununla birlikte bölgenin şefleri ve rahipleri devrilmişti.

Bilim adamları, tortu çekirdeklerindeki kömür p∂rç∂larını ve poleni çözümleme ederek, Paskalya Adası sakinlerinin neredeyse her ağacı kestiğini ve orman filizlenmeden ilkin farelerin ağaçların tohumlarını yediğini keşfetti. Denizde kano yapma olasılığını ortadan kaldıran ve halkı yakıt için ot yakmaya indirgeyen bu ekolojik yıkım, ondan sonra kitlesel açlık ve iç harp sürecini başlatmış olur. Avrupalıların gelişi, 1722’de Paskalya’ya ayak basan ilk Avrupalıların derhal birkaç adalıyı vurarak öIdürdükleri vakit başladı. Ve bu da katliamlara katkıda bulunmuş oldu.  1870’lere gelindiğinde, birkaç çiçek hastalığı dalgası ve büyük bir Perulu köle baskını, yerlilerin sayısını kabaca 100’e düşürdü.

6.Grönland’ın Vikingleri

İzlanda destanına bakılırsa Kızıl Erik, 25 teknelik bir filoyu M.S. 985 civarında Grönland’ı kolonileştirmek için yönetti. Kısa bir süre sonrasında, adam öIdürmek için İzlanda’dan geçici olarak sürgün edildi. Büyük bir doğu ve minik bir batı yerleşimi olarak iki koloni kuran bu Vikingler; keçileri, koyunları ve sığırları güttü. Ek olarak bugün hala görülebilen taş kiliseler inşa etti, karibu ve foklar avladı.

Yüzlerce senedir gelişen ya da en azından hayatta kalan nüfusları kabaca 5.000’e çıktı. Gene de 1721’de onları Protestanlığa çağırma niyetiyle bir misyoner seferi ulaştığında, harabelerden başka bir şey bulamadı.

Arkeologlar; batı yerleşiminin 1400 yılları civarında başarısız oldu. Doğu yerleşiminin ise birkaç on yıl sonrasında terk edildiğini belirledi. 14. yüzyıldaki Ufak Buz Devri’nin başlangıcı, Grönland’a giriş ve çıkış yolunu deniz buzuyla ve esasen fazlaca marjinal olan topraklarda gelişme mevsimlerini kısalttığı için neredeyse kesinlikle katkıda bulunan bir faktördü. Daha da kötüsü, Grönlandlı Vikinglerin ana ihracatı olan mors fil dişi için pazar çöktü. Gene de, son öIüm darbesini neyin yarattığını kimse bilmiyor.

Bazı uzmanlar toplanıp İzlanda yada İskandinavya’ya geri döndüklerine inanırken, ötekiler açlıktan öIdüklerini, Kara Veba’ya yenik düştüklerini yada Grönland’a 1200’ler civarında gelen İnuitler tarafınca imha edildiklerini düşünüyor. Vikingler başarısızlıklarında yalnız değillerdi. Vikingler ve İnuitlerle beraber yaşayan Dorset de dahil olmak suretiyle minimum üç cemiyet da aynı şekilde Grönland’da yok oldu.

Editör: Aksel Deniz Günal

(Toplam: 8, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer