Remziye Hisar gibi düşünebilmek | Akademik Kaynak

“Fen derslerinde kanunlarda olsun, buluşlarda olsun hep yabancı adlar görmek beni kahrediyordu. Fen alanında bir tek Türk adı görememenin ezikliğini, bu dalda başarıya ulaşmış olursam giderebilirim sanıyordum” diyerek yola çıkan bir Cumhuriyet bilim hanımı…Yeni kurulmuş bir ülkenin gelişmesinin  ve var olabilmesinin temeli olan bilimin kimya alanında öncüsü…Marie Curie’nin talebesi olma şansını yakalamakla kalmayan hatta ve hatta ondan asistanlık teklifi de almış olan ilk kimya bilim hanımımız Remziye Hisar’ı tanıtmak isterim bu çalışmamda.

1902 senesinde babası Salih Hulusi’nin işyar olarak atandığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Üsküp’te hayata merhaba dedi. Anası Ayşe Refia’ydı. İkinci Meşrutiyetin duyuru edilmesinden bir yıl sonrasında aile 1909’da İstanbul’a döndü. Davutpaşa’daki üç senelik Mekteb-i İptidai’yi, bir yılda hemen hemen dokuz yaşlarında iken başarıyla tamamlayarak zekasını kanıtladı. Ondan sonra, İttihat ve Terakki Mektebi ve Emirgan, İnas Rüştiyesi’ne devam etti; sadece oldukça sevilmiş olduğu Türkçe öğretmeninin İstanbul Darülmuallimatı (Kız öğretmen okulu)’na geçmesi üstüne, öğrenimini bu okulda sürdürdü. 15 Temmuz 1919 tarihinde bu okulun Darülfünun’a hazırlamak suretiyle oluşturduğu iki sınıflık bölümünden birincilikle mezun oldu.(1)

Hem hanım olmanın hem de bir bayan olarak bilim yapabilmenin mücadelesini almış olduğu her nefeste veren bir bilim insanı olan Remziye Hisar, babasının bigün “Bana bak kızım, sen baron kızı değilsin; ben ölünce ne yapacaksın? Evlenmeye mecbursun, taliplerinden birini seç” diyip kendisini üniversiteden almayı düşündüğünü belirtmekteydi bir röportajda. O bu durumun aksine üniversitedeki öğretmeni ve okul dostlarıyla beraber Bakü’ye gitti. Bakü’de, kendisini birde bire bir savaşın tam ortasında buldu. Kafkasya’daki savaşlar ve Bakü’de kendilerine gereksinim olmadığını öğrenmek bile onu yıldırmadı ve bir adam öğretmen okulunda öğrencilere ders vermeye başladı.

Sovyet Rusya, Azerbaycan’ın bağımsızlığına son verince orada tanıştığı eşi Hekim Reşit Süreyya Gürsey ile beraber İstanbul’a döner.1922 senesinde, Adana’da Darülmuallima‘ya müdür olarak atandı ve çocuğunu annesine bırakarak oraya gitti.(2) Sorbonne Üniversitesi’ne girerek adını tüm bilim  yaşamına duyurma hedefini gerçekleştirir ve Madam Curie ile tanışarak ondan asistanlık teklifi alır. Aslen Paris’e gidişi eşinin rahatsızlığından dolayı olacaktır fakat tüm sorunlarını bu görkemli bilim adamlarından dinlediği derslerle unutacaktır.Ve Sorbonne Üniveristesi’nden mezun olan İlk Türk hanımı olacaktır. 1929 senesinde doktoraya başlamış bursunun kesilmesi üstüne yeniden İstanbul’a dönmüştür. Erenköy Lisesi’nde öğretmen olarak vazife halletmeye adım atmıştır. Sıkıntılı günler başlamıştı fakat yılmadı Rezmiye Hisar. Bilimin en oldukça hanıma ihtiyacı olduğu dönemlerdi. Ülke yeni kurulmuş hanım bilim insanı sayısı yok denecek kadar azdı.  O günlerde Avrupa’da doktora meydana getiren kimyacı yoktu ve devlet bu mevzuda da burs vermiyordu. Aslına bakarsan o zamana kadar Sorbonne’dan Remziye Hanım’dan ilkin mezun olan tek talebe de Osman Hamdi Bey’di.

Yoğun çabalar sonucunda doktorasını yapmak suretiyle tekrardan Paris’e gitti ve kendini çalışmaya verdi. İlk Türk Hanım Kimyager olarak adını tarihe yazdıran Remziye Hisar mesleğinin ilerleyen yıllarında verdiği bir röportajında “Bayanların yalnız öğretmenlik yapabildiği gençlik günlerime dönerek baktığımda ne oldukça yol aldığımızı daha iyi görüyorum.” diye belirtmiştir. Fransa’da o sıralarda doktora yapmak için iki sav vermek gerekiyordu. Bundan dolayı Remziye Hanım, birinci sav olarak elektrolitler teorisi ve ikinci sav olarak da metafosfatlarla ilgili hazırladığı çalışmasını verdi. Bu doktora çalışmalarından dolayı jüri hususi mansiyonunu aldı. Tezini tamamladıktan sonrasında 1933’te yurda döndü ve İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya başladı,  peşinden Hıfzısıhha (Halk Sağlığı) Müessesi, Eczacı Okulu ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde vazife yapmış oldu.

1959 senesinde profesör oldu. 1991 senesinde TÜBİTAK Hizmet Ödülü aldı.Remziye Hisar, dünyaca meşhur fizikçi Uzay Gürsey ve Milletlerarası Psikoloji Cemiyeti’nin tek Türk üyesi psikiyatrist Deha Gürse ‘in annesidir. Oğlu Uzay Gürsey ‘in ölüm haberini aldıktan kısa bir süre sonrasında 1992 de İstanbul’da vefat etti.(3)

Birçok ilki gerçekleştiren Remziye Hisar bilim yaşamına yapmış olduğu katkılarla olarak esin kaynağı olmuştur. Bu büyük beyin, bilimin hanıma en oldukça ihtiyacı olduğu ülkenin müessese döneminde adeta kimya biliminin mihenk taşı olarak görülmelidir. Başta kendi evlatları olmak suretiyle binlerce talebe yetiştirmiştir. Remziye Hisar şeklinde düşünebilmek dileğiyle…

(Toplam: 19, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer