Teknoloji – Hafıza – Kültür |


21. yüzyıl teknolojisi akıl almaz boyutlara ulaştı. Milyonlarca veriye cebimizdeki minik makinelerden erişebiliyoruz hatta ve hatta uzayda oteller açabilecek kadar gelişmiş durumdayız. İnsanlığın ilk döneminden olduğu beri bir gelişme başka bir gelişmenin kültür içinde ölmesine neden oluyor. Yazılı kültür yaygınlaştığı zaman sözlü kültür zayıflamış bunun sonucunda doğal olarak insan belleği de önemini yitirmiştir. Matbaa, telgraf, telsiz, telefon, radyo, televizyon, bilgisayar ve internet ağlarının yaygınlaşması kültürel hayatın da kısa bir süre içerisinde değişmesine neden olmuştur. NeilPostman, Walter J. Ong ve Marshall McLuhan gibi ünlü iletişim bilimcileri yeni teknolojinin insan belleğini zayıflattığını ve kültürel hayatın da hızla değiştiğini vurgulamışlardır. Bilim insanları, ünlü sanatçılar hepsi günümüzde ayrı ayrı yerlerde duruyor. Kolektif hafıza, kültürel teknoloji ve iletişim araçlarının yükselişine dair birçok konu hakkında Nautılus dergisi, MIT Media Lab’den Cesar Hidalgo ile röportaj gerçekleştirdi.  MIT Media Lab’de kolektif öğrenmenin direktörü olan Cesar A. Hidalgo, birkaç yıl önce ofisinde ilginç bir olayı yaşadı. Hidalgo ofisinde müzik dinliyordu ve içeriye giren öğrenciye şarkıyı bilip bilmediğini sordu. Öğrenci emin olmadan ‘Coldplay’ cevabını verdi. Ama doğru cevap John Lennon’ın Imagine şarkısıydı. Hidalgo burada ilginç bir detayı keşfetti. Bir nesil önce çok popüler olan bu şarkının günümüzde tanınmadığını. Ve uzun zamandır aklında olan o soruyu tekrarladı; ünlü müzik, film ve diğer kültürel ögeler günümüzün kolektif hafızasından nasıl silinebildi ? Kolektif hafıza tarihi ile ilgili önemli çalışmaları olan Hidalgo, MIT’deki takımıyla birlikte MÖ 4000’den 2010’a kadar gerçekleşen popüler olayları sıraladı. Bu sıralama sitemine de Pantheon adını verdi. Aristo, Plato, Hz İsa ile başlayan sistem birçok ünlüyü tarihsel akışa göre sıraladı. Kevin Berger tarafından gerçekleştirilen CesarHidalgo röportajının Türkçe çevirisi sizlerle.  Kolektif hafızayı nasıl tanımlarsınız ?: Kabaca tanımlamak gerekirse; çok sayıda insan tarafından paylaşılan bilgi veya bilgi parçaları.
Kolektif hafıza neden zayıflar ?: Gerçekçi bir biçimde sahip olduğumuz şeyler kültür ve hafızadır. Kültürel hafıza bizim hazinemizdir çünkü; çevremizdeki her şeyi anlamak, inşa etmek ve üretmek için bu hafızadan yararlanıyoruz. Bu bilgi geleceği inşa etmemize ve sorunları çözmemize neden olacak. Çok fazla veri var o yüzden detay bolluğu kolektif hafızayı zayıflatabilir. Eğer uzaylılar bir gün buraya gelir, sihirli bir değnek sallar ve her şeyi unutmamızı sağlarsa –araba, ev, köprü, uçak, güç sistemleri- o zaman toplumların hepsi çökerdi. Kolektif hafıza önemlidir, onu geliştirmemiz korumamız lazım.
Kolektif hafıza bozulmasına bir örnek verebilir misiniz ?: John Lennon’ın Imagine parçasını herkesin bildiğini sanıyordum. Neredeyse 40 yaşındayım ofisime gelen öğrenciyse –muhtemelen- 20 yaşındaydı. O, parçayı anlamadığı zaman nesiller arasındaki popülarite farkını anladı. İnsanlar bir şeyleri hatırlamak için sınırlı kapasiteye sahiptir. Dışarıda çok fazla veri ve rekabet var. Geçmişteki önemli olayları hatırlayan insanların sayısı hızla azalıyor. Elvis Presley örneğini de verebilirim; insanlar yıllar boyunca deli gibi Elvis’in şarkılarını dinlemişti, eşyalarını satın almıştı. Sonra aniden satışlar düşmeye başladı. Elvis hayranı insanlar yavaş yavaş ölmeye başladı ve yeni nesil dikkatini başka yerlere verdi. Elvis eşyaları elden çıkarılmaya başlanmış ve o ünlü adam unutulmuştu.  Kolektif bellek hakkında yazıyorsunuz. Ayrıca matbaa, radyo ve TV’nin iletişim teknolojisindeki değişimlerinden de bahsediyorsunuz. Bunu açıklarmısınız ?: Dünyayı sözlü gelenekten yazılı geleneğe doğru evrimleştirmek, veriler için çok daha iyi bir ortam sağladı. Birçok insan bilim ve astronomi devrimini, baskı teknolojisi ile ilişkilendirdi. Çünkü tablolar ve veriler güvenilir bir şekilde kopyalanabilirdi. Yazmadan önce tablolar veya veriler kopyalandı ancak bu, verilerin kalitesini azaltan bazı hatalara neden oldu. Baskı teknolojisinin yükselişi ile gökbilimciler, matematikçiler ve bilim insanlarının yükselişi aynı zamanda paralel olarak ilerliyor. Tabii bestecilerin yükselişine de tanık oluyoruz. Baskı, notaların aktarılmasına yardımcı oluyor. İnsanlara baktığımız zaman baskı teknolojisinden en çok akılda kalan şeyler sanat ve bilim ile ilgili oluyor. Baskı, bilgiyi nesillere aktarıyor.
Bilim insanları bu durumdan nasıl etkilendi ?: Yeni radyo ve televizyon anlayışı eğlenceye daha fazla adapte oldu, bilim geride kaldı. Ünlü kişiliklerin bi bölümü olan bilim insanları, 20. yüzyıl’da azalma gösterdi. Yeni oluşan eğlence ortamı, bilimin talep ettiği nüanslar değildi. Bilim insanları kullandıkları yöntemler ve topladıkları veriler hakkında açıklama yaparken daha spesifik olmak zorunda. Eğlencenin yaygınlaşması, önemli noktaların hafızamızdan silinmesine neden oldu. Bu nüansların hepsi eğlence için iyi, performans için kötü bir ortam yarattı. Bu nedenle bilim insanlarının göreceli gücü veya toplumdaki konumları, 21. yüzyıla doğru git gide azaldı. Tabii bilim insanları ve bilim topluluğu, fikirlerini yeni ortama uyarlama konusunda da mükemmel değillerdi. Çalışmalarını yeni ortama uyduramadılar, bazı geleneklerden kurtulamadılar. Bu nedenle de kendilerinin düşmanları oldular. Ortama uyum sağlamak yerine içeriğe daha fazla önem verdiler.  Analizini farklı kılan noktalar neler ??
Kolektif hafızanın çürümesini düşünmeye başladığımızda antropolojiden yararlanmaya karar verdik. İki kavram ‘iletişimsel hafıza’ ve ‘kültürel hafıza’ üzerinde düşünmeye başladık. İletişimsel hafıza, şeylerden bahsediyor. Donald Trump, iletişimsel hafızamızda çok fazla var. Caddede yürürken veya herhangi bir yerde Trump ile ilgili konuşan insanları görürsünüz. Ancak bundan 20 yıl sonra bu konuşmaların gündelikten aylığa döndüğünü göreceğiz. İletişimsel bellekten çıkarak kültürel belleğe aktarılır. İletişimsel bellekte kalan şeylerin ömrü değişse de bu bozulma sonunda gerçekleşiyor. Bizde bozulmaları, kültürel alanlarda tespit ettik.
İnternet için en uygun bilgi türü nedir ?: İnterneti bir araç olarak düşünmek zor. Facebook, Twitter, Hotmail ve TikTok hepsi farklı ortamlara aitler. Her biri kendi mesaj türünü aktarır. Instagram’da popüler olan bir resim, Twitter’da aynı ilgiyi görmeyebilir. Twitter daha vahşi bir ortam; Facebook ise aile filtresinin uygulandığı bir platform gibi. Ayrıntı ve yorumlar daha farklı
‘’ElonMusk gibi insanlar kültürün merkezinde. Geçmişte müzisyenler, şimdi girişimciler ilgi topluyor.’’  İletişim teknolojilerinin hızı, kolektif belleğin hızını azaltıyor mu ?: Bu sorunun cevabını bilmek isterdim ama yapamam. Bazıları, kolektif hafızanın tarihe değil içerik üretim hızına bağlı azaldığını söylerler. Elvis’i unuturuz çünkü Beatles ortaya çıktı. Beatles’ı unuturuz çünkü LedZeppelin ortaya çıktı. Bu döngü yıllar ilerledikçe tekrarlar. Dönemin grubu o kuşak için çok değerli hale gelir ve insanlar yalnızca içeriğe bağlı unutmazlar. Dolayısıyla bu veri kaybı içeriğin hacmini değil, insanı karakterize eden bir şey olacaktır. Bu iki şeyi ayırmak için farklı zaman dilimlerine bakmak gerekir bu nedenle, sorunun cevabı için daha fazla veriye ihtiyaç duyuyoruz.
Yine de; çevrimiçi bilgilerin beynimizden ayrılma hızının kolektif belleğe olumsuz yansıması gerektiğini düşünüyor musunuz ?: Bilmiyorum. Amerika’ya göre daha küçük bir yer olan Şili’de büyüdüm. ABD’ye yaklaşık 22 yıl önce geldim. Ve beni hala şaşırtan şeylerden biri, Amerikan kültürünü ne kadar tek yönlü olabileceği. 1996’da her şey OJ Simpson ile ilgiliydi. Herkes onun hakkında konuştu, bütün iletişim araçlarında onun adı geçiyordu. Tıpkı Trump gibi herkes onu konuşuyordu. Bu kadar fazla ve farklı şeyler yapan insanların tek bir odak noktasına sabit kalmaları beni şaşırtmıştı. Bugün internetin yükselişi veri bankamızı inanılmaz arttırdı. Ancak farklı konular yerine yine tek bir odak noktası var: Donald Trump. Dolayısıyla içeriğin bu kadar kolay değiştiğine inanmıyorum. Bu gerçekten de ilginç. Mevcut kanı kültürel merkezin yok olmadığı yönünde. Herkesin kendi dar ilgi alanı var ve ortak bağımız yok, John Lennon yok. Bu kolektif hafıza ile ilgili mi yoksa günümüzdeki kişilerin farklılığı ile mi ilgili ? Farklı insanlar mevcut ortam nedeniyle kültürün merkezinde yer alıyor. Binlerce yıldız müzisyenler var ve bu insanlar müziklerini satabilecek ortama sahiplerdi. 1960’larda yeni bir müzik çağı yaratıldı, insanlar deli gibi raflara saldırdı. Radyo ve CD’ler bu popüler müzik gösterisini satmanın yoluydu. İnternetteki dosya kopyalama yeteneği, radyo ile CD’nin önemini düşürdü. Şimdi ElonMusk gibi insanlar kültürün merkezinde. O asla John Lennon değil, çok farklı bir liderlik türü ve model. Günümüz girişimcileri, eski müzisyenler gibiler.. Kolektif belleğe yapışabileceğini düşündüğünüz şeyler var mı ?: Albert-LaszloBarabas’ınThe Formula adında harika bir kitabı var, onu okudum. Barabas, performansın açıkça ölçüldüğü durumlarda kalite ve popülerliğin eşitlenebileceğini söylüyor. Ancak bana kalırsa bu olamaz. Tenisten bir örnek verebilirim; turnuva kazanan tenisçiler veya çekişmeli maçlar daha popülerdir. Kalite ve şöhret, performansın önüne geçer. Modern sanat gibi performans açısından zengin bir dalda iletişim ağlarının kalitesi, popülariteyi belirleyecektir. Kolektif belleğin çalışması da buna benzer, kalıcı kültür zor.
Medya içeriklerinin kalitesi hakkında nasıl düşünmeliyiz ?: Kolektif hafıza bozulmasının kalite ve düşünme için önemli bir yol. Başta popüler olan, birkaç gün içinde çok fazla görüş alan bir rapor yayınlarsanız ve ilgi çekersiniz ancak, bir yıl sonra o rapora kimse bakmaz. Tam tersi bir durumda geçerli; yayımladığınız rapor ilk başta hiç ilgi toplamaz ama ilerleyen zamanlarda oluşan orta raporun popülaritesini arttırır. Dolayısıyla uzun ömürlü yayımlar için kalite önemli bir ölçüttür. Sinemaya gitmenin kolektif çürüme için iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. İlk haftada çok fazla hasılat toplayan bir film sonraki süreçte ilgi toplayamadı. Tabii bazı filmler daha yavaş ilgi kaybedecekti. İnsanlar filmin kalitesi hakkında konuşacak ve birbirlerini yönlendireceklerdi. Bu da filmin kültürel kalitedeki ölçeği olacaktı. Editör / Yazar: Kuzey Kılıç (@KuzeyGencc) , Kaynak: http://nautil.us/issue/68/context/how-well-forget-john-lennon



(Toplam: 77, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer