Türk Edebiyatında Dergiler | Türk Dili ve Edebiyatı

DÖNEMLERİYLE EDEBİYAT DERGİCİLİĞİMİZ

Türk Edebiyatında Dergiler

1861-1923: Bu dönem kendi içinde değişik periyodlarla irdelenebileceği şeklinde genel olarak mecmua bolluğunun yaşandığı, fakat edebiyatımızda etkin bir role haiz olan dergilerin bu bollukla aynı orantıda olmadığı söylenebilir. Abdülaziz, II. Abdülhamit ve cenk yıllarına tanıklık eden dergiler (Dergi-i Fünûn, Cerideyi Askeriye, Mecmûa-i Ulum, Dergi-i Ebüzziya, Gömü-i Evrak, Bilgi…) Saray’ın da baskıları sonucu daha oldukça askerlik, tıp, fen ve güncel mevzuları işlerler.

1891’de çıkıp, gösterim serüveni süresince değişik edebiyat akımlarına sayfalarını açan Servet-i Fünûn dergisi de, baskıların arttığı dönemlerde edebiyat dışı mevzulara yer verir. Gene bu zamanda, daha sonraki yıllara damgasını vuracak olan iki dergiyi görürüz: 1911 senesinde çıkmaya süregelen Genç Kalemler‘le, Türkçülüğün, 1921’de yayınlanmaya süregelen Dergâh‘la da Cumhuriyet sonrası edebiyatımızın ilk tohumları atılır.

Ömer Seyfettin‘in yönetiminde çıkan Genç Kalemler, Selanik’te on beş günlük bilim ve edebiyat dergisi olarak bir yıl gösterim yaşamını sürdürür. Bu süreç içinde dergide, milliyetçilik düşüncesinden hareketle dil ve edebiyat anlayışının çabası ön planda görülür. Ziya Gökalp, “Gökalp” imzasını ilk kez bu dergide kullanır. Gökalp’le beraber, derginin Türk dilini sadeleştirme çabalarının kuvvetli bir ivme kazanılmış olduğu izlenir. Ali Canip (Yöntem), Kazım Nami (Duru), Süleyman Nazif ve Hamdullah Suphi (Tanrıöver) dergide yazan adlar içinde yer alırlar.

Genç Kalemlerde aynı yıl Türk Yurdu Cemiyeti tarafınca İstanbul’da çıkarılmaya başlanan bir başka mecmua de Türk Yurdu‘dur. 1918 yılına kadar 161 sayı gösterilen bu dergiyle beraber (daha sonraki yıllarda da çeşitli aralıklarla yayınını sürdürür) devrin, Cumhuriyet sonrasına da damgasını vuran etkin dergilerinden Ziya Gökalp’in “Yeni Dergi“sı (1917) ve Mustafa Nihat Özön’ün sorumluluğunda gösterilen Dergâh’ı sayabiliriz.

1921-1923 yılları aralığında 42 sayı çıkan Dergâh dergisinde, Cumhuriyet süreci edebiyatımızın ilk seslerini duymak mümkün. Dergide başyazılarıyla Yahya Kemal’in etkin bir görevi olduğu görülür. Ahmet Haşim’den Yakup Kadri’ye, Halide Edip’ten Ahmet Hamdi Tanpınar’a kadar geniş bir yazıcı sıralaması vardır Dergâh’ın.

1923-1933: Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla beraber sayısal olarak dergilerde bir azalma görülür. Latin harflerinin kabulü tiraj düşüklüğü yaratırken, dergiler bu geçiş dönemine tanıklık ederler. Resimli Ay, Yaşam Mecmuası, Fikirler, Güneş ve Meşale dergilerinin yanısıra Uyanış adını alan Servet-i Fünûn dergilerinde yazar ve şairler seslerini duyururlar. Dergilerde yaygın söylem, yeni kurulan Cumhuriyet’e bağlılıktır. Bu dergilerden Resimli Ay, ekibine Nazım Hikmet’i de dahil etmesiyle değişik bir güzel duyu beğeniye, hazırladıkları dosyalarla eleştirel bir tutuma haiz olur ve öteki dergilerden bu yönüyle ayrılır.

1933-1942: Ulusal dil, ulusal tarih, ulusal kültür şeklinde ulusal edebiyat söyleminin yanısıra “köy edebiyatı” tartışmalarının dergilerde geniş yer bulmuş olduğu bir dönem. İnsan dergisinin ilk sayısında gösterilen bir yazı, bu süreci “Türk rönesansının başladığı” bir dönem olarak tanımlar. İnsan dergisi şeklinde devrin öteki dergilerinden Ideal ve Varlık dergilerinin de bu tanıma yakın oldukları izlenir. Öte taraftan, Çeviri Bürosu tarafınca 1940 senesinde çıkarılmaya başlanan Çeviri Mecmuası‘yla da tercüme çalışmalarına ağırlık verilirken, bu mecmua çerçevesinde Batı klasiklerinin hızla dilimize kazandırılması yönünde bir kültür politikası izlenir.

1942-1950: Hümanizma (Yücel ve İnsan) ve toplumcu gerçekçiliğin (Yürüyüş ve Gün) işlendiği seneler. Bu dergilerde edebiyatla beraber toplumsal bilimlere de ağırlık verilir. Ne salt edebiyat ne de toplumsal bilim dergisidirler. Fakat 40’ların ikinci yarısında çıkmaya süregelen üç mecmua bu döneme değişik bir nefes getirir. Seçilmiş Hikâyeler, Kaynak ve Yaprak. Bu dergilerden ilki salt öyküye yer verirken, öteki ikisi de salt şiire sayfalarını açarak yeni bir süreci muştularlar.

1950-1960: Bu devrin dergileri (Mavi, a…) ’40 kuşağı ve köy edebiyatına yönelik eleştirileriyle edebiyatımızda yeni bir devrin pencerelerini aralayan ’50 kuşağının çıkışını yansıtır. Gene bu zamanda, haftalık bir gazete olan Pazar Postası’nın sanat-edebiyat sayfalarında İkinci Yeni üzerine ilk yazılar yayınlanır.

1960-1970: Edebiyat dergiciliğimizin en parlak dönemlerinden biri olarak adlandırılabilinir bü dönem. Birbirinden fazlaca değişik dergiler gösterim hayatına atılırken tercüme ürünlere, eleştirel denemelere ağırlık verildiği gözlenir. Yeni Mecmua, Yordam, Papirüs, Diriliş şeklinde dergilerin bu farklılığı yansıtmada dergicilik geleneğimize yeni bir hava getirdikleri söylenebilir.

1970-1980: Siyasal söylemin gölgesinde edebiyat dergiciliğinin prim yapmış olduğu seneler. Halkın Dostları dergisiyle başlayıp, Militan ve Sanat Emeği dergileriyle devam eden bir söylemdir bu. Bu şekilde bir dönemde okura değişik bir kulvardan seslenen Yazı dergisiyle de, edebiyatımızda ilk kez “yapısalcılık” eni mevzu irdelenir.

1980-1990: 80’lerin ilk yarısında her ne kadar Yazko Edebiyat dergisi çevresinde kümelenme görünse de, birkaç ismin biraraya gelip mecmua çıkardığı, ’90’ların ilk yarısında da böylesi dergiciliğin ağırlıkla tercih edilmiş olduğu bir dönem. 80’den itibaren çıkan şiir dergilerinin, 1923’ten 1980’e kadar çıkmış olan şiir dergilerinden neredeyse dört kat fazla oluşu dikkat çeker. Gene bu dönem, büyük sermayenin de sanat ve kültür dergiciliğine soyunduğu (Özgürlük Gosteri, Sanat Vakası, Gergedan…) gözlenir. (Kaynak: Erdal Doğan, Edebiyatımızda Dergiler)

Ek olarak bakınız ⇒ Cumhuriyet Periyodu Edebiyat Dergileri

(Toplam: 2, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer