Ali Nihad Tarlan – Türk Dili ve Edebiyatı

Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan (D: İstanbul, 1898 – Ö: 30 Eylül 1978, İstanbul) Edebiyat tarihçisi, ozan, metinler şerhi profesörü.

Ali Nihad Tarlan

Ali Nihad Tarlan, 1898 senesinde İstanbul’un Vezneciler semtinde dünyaya geldi. Babası üçüncü ordu muhasipliğinden emekli Mehmet Nazif Beydir. Aslen Dağıstanlı bir aileden olan Ali Nihad Tarlan’ın büyükbabası Hacı Ali Efendi, Erzurum’a göç etmiştir. Babası Nazif Efendi dürüst, çalışkan, okumaya meraklı ve ozan bir zat olup, 1927 senesinde İstanbul’da vefat etmiştir. İlk olarak elifba cüzünü babasından, hemen sonra Farsça Gülistan ve Bostan’ı öğrenim görmüştür.

Babasının vazifesi icabı Ali Nihad Tarlan Manastır’a gelmiş ve Rehber-i Mearif adlı hususi okulda öğrenim görmüştür. Babasının Selanik’e tayini üstüne oradaki Fransız okulunda okumuş, İstanbul’a dönünce Vefa İdadisine yazılmıştır. Bu devreleri Fransız edebiyatına iyice daldığı ve tercümeler yapmış olduğu zamanlardır. Sadece Münir adlı bir arkadaşı yardımıyla tekrardan Fars edebiyatına yönelmiştir. Askerliğini Dördüncü Sahra Topçu Şubesi ile Şube-i Mahsusada yapmış, vazife olarak Osmanlı Kanunlarını Farsçaya çeviri etmiştir. Ayrıca Darülfünun’un (Üniversite) Fransızca ve Farsça bölümlerini 1920 senesinde da Edebiyat Fakültesini tamamlamıştır. 6 Nisan 1919 tarihinde Gazi Osman Paşa İdadisine Fransızca öğretmeni atama edilmiş, hemen sonra sıra ile; Beşiktaş, Vefa, Davud Paşa, Galatasaray ve Nişantaşı sultanileri ile Kabataş Adam Lisesi, Maltepe ve Kuleli Askeri Liselerinde; Nartibros, Esayan ve Bezezyan benzer biçimde Ermeni azınlık okullarında Farsça, Fransızca, edebiyat ve Türkçe öğretmenliği yapmıştır. 20.8.1933 tarihinde İ.Ü. Edebiyat Fakültesine metinler şerhi doçenti olarak atama edilmiş ve 1.7.1941’de profesörlüğe yükseltilmiştir. 1.8.1972 tarihinde emekliye ayrılmıştır.

Fatma Leman Hanımla evlenmiş, bu evlilikten Adnan Siyadet Tarlan olmuştur. Hanımını 1973 senesinde kaybeden Ali Nihad Tarlan, 1978 yılı 30 Eylül’ü Ekime bağlayan gece vefat etmiştir. Kadıköy Osmanağa Camiinde kılınan namazdan sonrasında İçerenköy Kabristanına defnedilmiştir.

Oldukca yönlü bir hoca olan Ali Nihad Tarlan, ilim ve düşünce adamı olup, bununla birlikte şairdir. Arap, Fars, Fransız ve Türk dil ve edebiyatlarına hakkıyla vakıf olmuş son devrin en büyük metinler şerhi hocasıdır. Şiirin esasını ilmin meydana getirmiş olduğu fikrinde olan Tarlan, hakiki sanat eserinin; ilim, kültür, kabiliyet ve heyecanın ortaklaşa mahsulü bulunduğunu iddia eder. Türkçenin yanısıra Farsça şiirler de yazan Ali Nihad Tarlan’ın tasavvufi tarafı ağır basar. O, bu hususta; “Tasavvufta, şer’i data ve imana aykırı bir şey yoktur…” demektedir. Şiirlerini aruz, hece ve özgür vezinle yazmıştır. Ek olarak tarih düşürmede üstaddır.

Ulusal meselelere de sıkı sıkıya bağlı olan Ali Nihad Tarlan, 1922 senesinde hazırladığı İslam Edebiyatında Leyla ve Mecnun Mesnevisi adlı doktora tezi ile Türkiye’de ilk edebiyat doktorudur. Kültür meselelerinde Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı ülkelere gitmiş, Cento ve İranoloji Kongresi davetlerine iştirak etmiştir.

Türklüğü en iyi şekilde temsil etmiş; 1971’de 2500 şehinşahlık törenlerinde Şah Rıza Pehlevi’nin, kendisine gelmiş olarak; “Üstad! Mevlana Celaleddin-i Rumi Türk mü, yoksa Fars mı idi?” sorusuna karşılık olarak; “Buna benim yanıt vermem gerekmez, aslına bakarsanız siz yanıt veriyorsunuz.” karşılığını vermiştir. Bunun üstüne Şah’ın “Kısaca iyi mi?” diyerek ikinci sorusuna karşı da; “Siz aslına bakarsanız Rumi diyorsunuz, cevabı kendiniz verdiniz.” diyerek mukabelede bulunmuştur.

Ali Nihat Tarlan’ın Yayınlanmış Eserleri

  1. Şeyhi Divanını Tedkik,
  2. Fuzuli Divanı Şerhi,
  3. Divan Edebiyatında Muamma,
  4. Metin Tamiri,
  5. Divan Edebiyatında Tevhidler,
  6. Düşsel Bey Divanı,
  7. Necati Bey Divanı,
  8. Ahmed Paşa Divanı,
  9. Zati Divanı,
  10. Mevlana,
  11. Mehmed Akif ve Safahat,
  12. Yazınsal San’atlar,
  13. Güneş Yaprak,
  14. Kuğular,
  15. Makaleler (1990) yayınlanmış olanlardır.

İslam Edebiyatında Leyla ve Mecnun Mesnevisi ise yayınlanmamış doktora tezidir. Ek olarak pekçok mecmua ve mecmualarda makaleler neşretmiştir. Son olarak yapmaya çalmış olduğu Edebiyat Lugatı’nı bitirmeye ömrü vefa etmemiştir.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer