Bir Devrin Romanı – Halide Nusret Zorlutuna

Bir Devrin Romanı – Halide Nusret Zorlutuna

Bir Devrin Romanı, Halide Nusret Zorlutuna‘nın ilk basımı 1978 senesinde meydana getirilen hatıra türündeki eseridir.

Kitapta; Halide Nusret çocukluğunu, gençliğini, ailesini, devrin edebiyat çevresini konu alıyor; Celal Sahir, Faruk Nafiz, Halit Fahri, Orhan Seyfi, Refik Halit, Reşat Nuri, Şukûfe Nihal, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Rıza Tevfik, Vala Nurettin, Yusuf Ziya Ortaç benzer biçimde devrin usta yazarlarıyla anılarını ve mektuplaşmalarını okuruyla paylaşıyor.

Bir taraftan da Trablusgarp Savaşı’ndan 31 Mart Vak’asına, Birinci Dünya Savaşı’ndan Cumhuriyet’e ülkenin geçirdiği süreç ve Türk modernleşme serüvenini de muhafazakâr ve aydın bir bayan gözüyle çiziyor.”

BİR DEVRİN ROMANI ÖZETİ

Anılarını annesinden almış olduğu ilk Arapça dersle (Arapça) adım atar. Anası Ayşe Nazlı Hanım biricik evladı üstüne titreyen otoriter kültürlü ve geleneklerine bağlı bir ev hanımıdır. Eşi Avnullah Bey Sinop zindanlarında müebbet kürek mahkumudur. O sırada aile reisi Hacı Hüseyin Hüsnü Bey’dir.

Büyükbabası bir süre sonrasında vefat eder. Hemen sonra babası sürgünden döner ve bir halk kahramanı olarak (Kahraman-ı Özgürlük) karşılanır. Ulaştıktan sonra Fedakaran-ı Millet Cemiyeti isminde siyasal bir fırka kurar. Bu karşıcılık partisi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin asla işine gelmez ve babasına iftiralar atılmaya başlanarak suçlanır. Sadrazam ona bir memuriyet teklif ederek siyaseti bırakmasını sağlamaya çalışmıştır. Annesinin ve Hüseyin Hilmi Paşa’nın ısrarlarıyla babası Kerkük mutasarrıflığına atanır.

Kerkük yolunda iftiralar ve kışkırtmalar sonucu linç tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Babası Kerkük’ deki memuriyetinde oldukca başarıya ulaşmış olur ve şehre refah ve rahatlık havası gelir. Ek olarak burada bir evlatları dünyaya gelir ve kısa süre sonrasında ölür. Avnullah Bey bir eşkıya reisi ile karşı karşıya gelip üstüne jandarma kuvvetlerini göndermiştir. Çatışmada bir er şehit olunca Avnullah Bey görevden azledilmiştir. Uzun bir yolculuktan sonrasında İstanbul’ a gelirler. Halide Nusret’ in İstanbul’da minik yaştan beri devam eden edebiyat tutkusu üst düzeye ulaşmıştır. Erenköy Lisesi’nde tahsiline adım atar. Yazar derslerinde oldukca başarılıdır. Bu sırada Çanakkale Savaşı cereyan etmektedir. Bu cenk zorlukları içinde babası kırk dokuz yaşlarında vefat etmiştir.

Bir derginin açmış olduğu yazınsal bir yarışmada yazdığı bir nesirle birinci gelir ve yazma tutkusu daha da artar. Arkadaşları içinde Şaire diye ün yapar.

Mondros mütarekesiyle düşmanları yurdun işgalini acıklı bir üslupla ifade eder.

Okul bitince öğretmenlik halletmeye adım atar ve Aşka düştüğü mesleğini otuz beş yıl icra eder. Zamane şairlerinden Şukufe Nihal ile sıkı bir dostluk kurar. Yazınsal mevzularda düşünce alış verişi yaparlar. Bundan sonrasında Onunla evlenmek isteyen erkeklerden bahsetmiştir. Yunanlıların İzmir’ e çıkmasıyla Türk halkının ümitsizliğini ve azınlıkların ahlaksızlıklarını anlatır. Burada çeşitli dergilere şiirler ve piyesler yazmaktadır. Şairlerden oluşan bir dost grubu vardır. Çeşitli Zamanlarda toplanarak yazınsal mevzularda ve milletin geleceği hakkında konuşurlar. Vala Nurettin derin bir dostu olur.

Yakup Kadri Bey’le Rıza Tevfik, Orhan Seyfi Orhon ve Ahmet Haşim ile tanışır ve yazışır. Arkadaşlarından bazıları (Yusuf Ziya Ortaç, Vala Nurettin, Faruk Nafiz) Anadolu’daki direniş hareketlerine çağırırlar fakat ailesini yalnız bırakamadığı için onlarla gitmez. 6 Ekim 1923 de Türk askeri Refet Paşa komutasında İstanbul’a girer ve vatan kurtulmuştur.

İkinci Bölüm

İkinci Bölümde meslek hayatındaki anılarından bahsediyor. Ankara’da öğretmenlik görevi istiyor ve Edirne Kız Öğretmen Okulu’na tayini çıkıyor. Orada oldukca iyi karşılanıyor ve öteki öğretmen ve öğrencileriyle sevgiye dayalı bir dostluk kuruyor. Öğrencilerinin erdemlerinden bahsederek memnuniyetini dile getiriyor. Edirne yaşamı verimli ve zevkli geçiyor. Dostlarıyla mektuplaşmaya devam ediyor. Reşat Nuri ile yazınsal mevzularda mektuplaşıyorlar. Bir ara amcasının hastalığı yüzünden İzmir’e gidiyorlar. İzmir’de amcasının oğlu Necati’yle evliliğin eşiğinden dönüyorlar. Edirne’ ye döndükten sonrasında mesleki araştırmalarda bulunmak suretiyle yirmi beş kişilik bir heyetle Bulgaristan’a gidiyor. Edirne’ ye döndükten sonrasında yakın bir genç dostu olan Salih’ in abisi Aziz’le evlenir. Eşi Aziz Bey bir süvari zabitidir. Kendisi mesut bir yaşam sürdürmüştür. Evlendikten sonrasında beraber tayinlerini isteyerek İstanbul’a dönüyorlar. İstanbul Kız Meslek Lisesi’nde görevine devam ediyor. Hatıralarını 1929 senesinde kesiyor.

1930 yılından sonrasında kocasının belirleme edilmiş olduğu yere beraber gider. Kırklareli, Karaman, Kars, Urfa, Maraş, Sarıkamış benzer biçimde.

Kitabın sonunda yeni neslin anılarından ders çıkartmasını ve gelecek için oldukca çalışmasını istiyor.

Ek olarak bakınız:

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer