Efsaneler ve Özellikleri – Türk Dili ve Edebiyatı

Efsaneler ve Özellikleri

EFSÂNE – MENKIBE

İnsanoğlunun tarih sahnesinde görünmüş olduğu ilk devirlerden itibaren ayrı coğrafya, çevre yada kavimler içinde doğup gelişen; zaman içinde inanç, âdet, töre ve merasimlerin teşekkülünde azca oldukça görevi olan bir çeşit masallar vardır. Sözlü gelenekte yaşayan bu anonim masallara lügatımızda

  • Arapça: «Ustüre» (cem’i: esatir);
  • Farsça: «Fesâne, efsâne»;
  • Yunanca : «Mitos, mit»

kelimeleri ad olarak verilmiştir.

İlk devir insanları -bugün okumamış zümrelerde görüleceği üzere- doğa hâdiselerinin sebeplerini bilemiyorlardı. İnsanın nereden gelip nereye gittiği, hayatla ölümün mâhiyeti, yıldızların hareketi, denizin yükselmesi, yağmurun yağması; hayvan, nebat, toprak, orman, dağ, ateş, mâden vb. benzer biçimde hâdise ve maddelerin teşekkül ve icadı onları şaşkınlık, korku, coşku yada memnunluk içinde bazı hayaller kurmaya yöneltti. Bu hayaller, insanoğlunun kendi ruhunu, yaşamını eşyaya, tabiata aksettirmesinden ibaret olan fikir tarzını doğurdu.

İşte canlı-cansız varlıklarla doğa hâdiseleri karşısında kurulan hayal, tasarım ve düşünceler hemen hemen müsbet (pozitif) zihniyete ulaşamamış toplulukların doğru, yalan şeklinde kabul ettikleri iptidâi detayları teşkil etmiştir. Güçlü bir töre bağları içinde yaşayan ilk devir, mitos devri, hatta ortaçağ insanları inandıkları bu bilgilerle kâinatta Tanrı, iyi ve kötü ruh, kıyamet, melek, şeytan, cin, peri, gök, dağ, su ya da (yağmur) taşı, büyücü vb. benzer biçimde üstün saydıkları maddi manevî kudretlere umumiyetle teşhis ve intak yolu ile (canlandırarak yada konuşturarak) bazı masallar uydurmuşlardır.

Bugün masal sayılan mahsullerden ayrı olarak düşündüğümüz cemiyetin ortak malı bu eserler, sonraları yeni din, kültür ve iktisat şartlarının ve alışverişinin hazırladığı çevre içinde az-çok târihî gerçeklerle beslenerek yazılı kaynaklara geçen efsâne ve menkabelere örnek (model) olmuşlardır Türklerin hayatında şaman, alperen, peygamber, halife, pâdişah, şeyh, şeyhülislâm, asker vb. benzer biçimde otoriteler çevresinde yada şehirler, saraylar, camiler, mezarlar, türbeler, adaklar… üstüne doğan masallar ve menkabeler bu mahsuller içinde yer alırlar.

Eski cemiyetlerde ve bugün bâzı kapalı, muhafazakâr zümrelerde, mukaddes sayılan dağ, orman, mağara vb. benzer biçimde yerlerde belli zamanlarda, çocuk, hanım ve yabancılar haricinde anlatılan efsâneler;

  • Teogoni (Tanrıların nereden geldikleri),
  • Kozmogoni (kâinatın iyi mi meydana geldiği),
  • Antropogoni (insanoğlunun teşekkülü),
  • Eskatoloji (insanla dünyanın geleceği) benzer biçimde dört ana kolda toplanmaktadır.

Bugün, ilk devirlerden zamanımıza kadar teşekkül etmiş efsâneleri araştıran disiplin yada ilme «esâtîr-mitoloji» adı verilmektedir.

Kaynak: Prof. Dr. Şükrü ELÇİN, Halk Edebiyatına Giriş

Ek olarak bakınız:

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer