Eray Canberk – Türk Dili ve Edebiyatı

Eray Canberk (d. 14 Mart 1939, İstanbul) Ozan, yazar, çevirmen.

Eray Canberk

Tam adı Mehmet Eray Canberk. 1939 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. Aydın Ergü, Işık Horasanlı, Güngör Songür, Gülsüm Talay, Mehmet Eray imzalarını da kullandı. Haydarpaşa Lisesi’ni tamamladı (1958). Yüksek Öğretmen Okulu Fransız Dili ve Edebiyatı Kısmı’nü bitirmeden yedek subay öğretmen olarak askerliğini yapmış oldu. Bir süre ilköğretim öğretmenliği, yayıncılık, özgür çevirmenlik ve ansiklopedi madde yazarlığı şeklinde işlerde çalıştı.

Eray Canberk’in Yazınsal Kişiliği

İlk şiiri 1963’te Yelken dergisinde yayımlandı. Sonraları Şiir Sanatı, Soyut, Yeni Gerçek, May, Yeni Edebiyat, Felsefe, Sanat Vakası, Milliyet Sanat, Broy, Yaşasın Edebiyat, Varlık’ta şiirlerinin yanı sıra yazıları ve çevirileri de yayımlandı.

Şiirde içedönük, bilge bir yol izledi. Çağrışımlara dayalı, bilinçaltını harekete geçirici dizelerle şiirini kurdu. Şiir antolojileri düzenledi.

Ernest Hemingway, Jack London, Robert Desnos, Gilbert Delahaye, Dick Matena, Morris ve Rene Goscinny’den çeviriler yapmış oldu. Bilhassa evlatların sevmiş olarak okumuş olduğu Ayşegül dizisini, Red Kit, Asteriks ve Pıtırcık’ın Serüvenleri şeklinde öykü ve çizgi romanları uyarlayarak dilimize aktardı.

Dünya şiirinden çevirileri de çeşitli kitaplarda yer aldı. Ataol Behramoğlu, Eray Canberk için, “Azca gösteren, özenli, incelikli bir dil işçisi” değerlendirmesini yapıyor.

Eray Canberk’in Başlıca Eserleri:

  • Şiirler (Mao Çe Tung, 1966),
  • Modern Vietnam Şiiri (1966),
  • Kuytu Sular (şiirler 1969, yeni eklerle 1979),
  • Yüreğin Burmuş olduğu Süre (şiirler, 1983),
  • Eskimiş Yalnızlığa (1962-1992 sürecinin toplu şiirleri, 1992),
  • Türk Yazınından Seçilmiş Yergi Şiirleri (seçki, 1993),
  • Aşk ve Sevda Şiirleri (seçki, 1994),
  • Ebrular (1996),
  • Modern Türk Edebiyatında 199 Şairden 199 Şiir (haz. Metin Celal’le 1998),
  • Nobelli Şairler Antolojisi (2000),
  • Dünya Aşk Şiirleri Antolojisi (2002).

Eray Canberk’in Şiirlerinden Örnekler

AYRILIK TÜRKÜLERİ

doğduğum yerden kopup
doyduğum yere vardım
her şeyimi unutup
yarama tütün sardım

merhaba benden eşe dosta
karım bitkin oğlum hasta

sızlayarak kapanmış oldu
görünürdeki yara
gurbet yeni dert açtı
acı kattı acıma

turna değil yardan haber getiren
heves değil beni sizden ayıran

hemşeriyiz kim bilir
özlemimiz de yanı
gelmişiz yaban ele
alın teri kolay mı

beyaz mendil sıla şeklinde koynumda
işsizliğin zalim ipi boynumda

DEĞİŞİP YOK OLAN BİR KENTİ ANIMSAYARAK

bu şehir büyük bir ihaneti gizliyor
sabahlara dek inlemesinden belli
seni iyi mi uzak kentlere götürsem
iyi mi uyutsam iyi mi dinlendirsem
bu şehir gizliyor büyük bir ihaneti

bu şehir küçücük adamları büyütüyor utanmadan
ışıl ışıl yanan lâmbaları
pişman gözleridir pişman gözleridir pişman
bir ölüyü suçlamak kadar anlam ifade etmeyen
üstüme üstüme geliyor hiçbir şey
anlatmadan anlatmadan anlatmadan

ben iyi mi yanılmışım bilmiyorum bilmiyor
ne fazlaca anlatamadığımı gizlemekle
umarsız iniyor umarsız akşam iniyor
bir çiçek bırakıyorum gecenin başladığı yere

İÇTEN İÇE

sevdam seni durmadan
can evinde yeşertir
çiçekçe ve çocukça
sıralı sırasız ikide bir

nice yıkım nice ılgar
geçer iz bırakarak
nice geç kalmış bahar
acımıza eklenmiş olur

evlatları da alan
ölüm sıra beklemez
yara üstten kapanır
sızı içerden dinmez

ölüm yıkım ve sevda
yaşamakla başa baş
başlangıç belli belirsiz
bitim belirli nokta

SANI

asla değişmedi san
sen o şekilde
dıştan
gir içeri – göz göz olmuş-

fakat yerinmez -çünkü kendi yerinde-
ek olarak niçin değişsin konum
söyle
yaşanırken hep ortak duyum

eğri bir çizgi dudak -acı gülümseyiş-
daima vardı
yanıltan

asla değişmedi san sen o şekilde dıştan

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer