Hüseyin Atabaş – Türk Dili ve Edebiyatı

Hüseyin Atabaş (D: 10 Temmuz 1942, Vakfıkebir, Trabzon – Ö: 27 Şubat 2019, Ankara) Ozan, yazar.

Hüseyin Atabaş

Hüseyin Atabaş, 10 Temmuz 1942 tarihinde Trabzon’un Vakfıkebir ilçesinde dünyaya geldi. Liseyi Ankara’da bitirdikten sonrasında, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. Ordu Yardımlaşma Kurumu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde memurluk ve yöneticilik yapmış oldu, 1994 senesinde emekli oldu. 1999 yılından bu yana TÖMER Dil Öğretim Merkezi’nde editör olarak çalışıyor.

1961 yılından beri başta Türk Dili, Oluşum, Varlık, Kıyı, Bahçe, Biçem, Bir Yeni Biçem, Broy, Mısra, Düşlem, Edebiyat ve Eleştiri, Kum, Sanat Dünyası, Şiir Odası, Şiir Ülkesi olmak suretiyle elliyi aşkın dergide şiirleri; Sulh, Cumhuriyet, Siyah Beyaz ve Yeni Ortam gazetelerinde sanatla alakalı ve toplumsal konulardaki yazıları yayımlandı.

“Hüseyin Atabaş’ın şiirinin en belirgin niteliği, plastik yansıtmalardır. Duygunun sözel anlatısına oldukça azca yer verir. Plastik ögelerle yansıtma, duygunun somutlaşmasına destek oluyor. Kuşkusuz, söylemi de yumuşatıyor. Atabaş, evrensel sulh ve kardeşlik için umudunu yitirmiyor. Bu bakımdan, onun şiirine özlü, biçemli bir ümit şiiri gözüyle de bakabiliriz.”

(Vecihi Timuroğlu)

Hüseyin Atabaş’ın Eserleri

Şiir:

  • Gelecek (Örneksiz Yayınları / Ankara 1975)
  • Yanarca (Derinlik / Ankara 1979)
  • Bitmeyen Dayanışma (Ankara 1983)
  • Yüzün Bende (Hacan Yayınları / Ankara 1988)
  • İlk Yaz Töreni (Utku Yayınları / Ankara 1995)
  • Bitmeyen Yüzün Bende (İlkyaz Kitaplığı / Ankara 1995)
  • Saydam ve Gizli saklı (Zirve Yayıncılık / Ankara 1996)
  • Düşe Yazdım (Umut Yayınları / İstanbul 2002)
  • Bitkin Denge (Papirüs Yayınları / İstanbul 2005)
  • Çıplak Su (Boyut Yayınları / İstanbul 2009)
  • Yaşam Lekesi (Elvan Yayınları / Ankara 2011)
  • Ümit Her Süre Yazılı (Kağıt Yayınları / Ankara 2014)

Derleme:

  • M. Niyazi Akıncıoğlu Ümit Şiirleri (Hacan Yayınları / Ankara 1985)
  • Bilmece Bildirmece (Utku Yayınları / Ankara 1993)
  • Aziz Nesin Günleri (Edebiyatçılar Derneği Yayınları / Ankara 1996)
  • Cumhuriyet Periyodu Türk Edebiyatı 20-22 Kasım 1998 (Edebiyatçılar Derneği Yayınları / Ankara 1998)
  • Ankara Rüzgârı (Ankara Şiirleri Seçkisi) (Kültür Bakanlığı Yayınları / Ankara 1998)
  • Ceyhun Atuf Kansu Şiir Buluşması (Edebiyatçılar Derneği Yayınları / Ankara 1999)
  • 2000 Senesinde Türk Şiiri: Bilimsel toplantı Bildirileri, 16-17 Kasım 2000 Ankara Üniversitesi (TÖMER Yayınları / Ankara 2001)
  • Türkiye’de Eleştiri ve Tecrübe etme (Ankara Üniversitesi TÖMER Yayınları / Ankara 2002)
  • Türkçenin Yurttaşı Nazım Hikmet: Bilimsel toplantı Bildirileri, 24-25 Ekim 2002 (TÖMER Yayınları / Ankara 2003)

Tecrübe etme:

  • Özgürlüğün Geldiği Gün (Kültür Bakanlığı Yayınları / Ankara 1999)
  • Şimdi Okullu Olduk (Kum Yayınları / Ankara 2002)
  • Türkçe Yaralı Dilim (TÖMER / Ankara 2003)
  • Dünyada Kimse Var mı? (Kanguru Yayınları / Ankara 2007)
  • Dilin Gizil Gücü (Elvan Yayınları / Ankara 2009)

İnceleme:

  • Modern Şiirimizde Karadeniz Duyarlığı (Hel Yayıncılık / Ankara 2015)

Söyleşi:

  • Kale ve Bozkır (Utku Yayıncılık / Ankara 1994)

Hüseyin Atabaş’ın Şiirlerinden Örnekler

BEDELİ ÖMÜR OLAN

Anlamıştım mevsimlerin değişeceğini
seni o sabah sesinden öptüğümde!..
Yağmur bulutları geziyordu üstümüzde;
aşk burcundayız aylardan ilkyaz kapısı,
kelebeklerin yazgısı ağıyor ömrümüze.

Kırağı vurmuş gibiydi sesinin rengi,
gene de vadileri gül kokuyordu teninin.
Dağlardan iniyordu gecenin ürpertisi,
yola sarkmış bir dal kuşkuydu yüreğin.

İçi daralıyordu tüm sevdiklerimin!..

Zamanı zamandan sağdın o şekilde aniden;
ateşi çaldın, aşkı insanlara bağışladın!..
Yüreğimde denizleri kıpırdadı yurdunun
duydum, o anda hem beni öpüyordun
hem anne özlemini sürüyordun içinde.

Özgürlüğümüzün tarihini yazıyordun
ılık bir rüzgâr şeklinde okşadığın yerlerime.
Bu şekilde bir günde nereden bilebilirdik
bir yaşam olacağını bu aşkın bedelinin.

Dinle, sessizlik geziniyor sokaklarda!..

SEN VARSIN DİYE

Sen varsın diye kestim ağaran sakalımı,
dişimi fırçaladım, söküğümü diktim.
Sen varsın diye aldım yaşamın tozunu,
sularım aydınlanıyor sen varsın diye!..

Bir dağbaşı kasabasıydım eskiden,
gündüzü boran, geceleri zehir zıkkım.
Sen alıp indirdin beni gerçekliğime,
sen varsın diye kendimle barışığım!..

Ormanın uğultusundan sızan reçine,
mermerin çatlağından akan su oldum.
Yeni bir dünya buldum eski gövdemde,
sen varsın diye işte tüm bunlar!..

Yalan söylemiyorum artık kendime,
varsıllığın aşk bulunduğunu öğrendim.
Şairler yerinsin istedikleri kadar
şiirim yerini buldu sen varsın diye.

SAYDAM VE GİZLİ

Dingin dağlara bakınca göreceksin
o her şeye karşılık sandığın tenhalıkta
duruyor kendini gizleme alışkanlığın,
adımı ve aşkımı yalancı çıkarmayan
tanığımdır senden yoksun kaldığım.

Dalgın sulara eğil anlayacaksın
hâlâ heyecanla titriyor ve şaşkındır
ayışığının düşmüş olduğu yerdeki istiridye,
o bağıran sessizliğin dip sularında
şaşkınlık, adının geçtiğini duyacaksın.

Duru gökleri düşündüğünde anımsa
koynunda al düşmüş elma baharı yazlar
ve dalların iz bıraktığı gölgelikte
yüreğinde kar beyazı ölü kuşlarla
birlik, özlemler söylenir şiirlerde.

Saydam yere kulak ver duyacaksın
her şey ayan beyan ortada, her şey
sıcacık bir merhaba şeklinde sabahta.
Üstünde bitecek otu düşündüğünde
ışığı arayacak içindeki sardunya.

(Ankara, Mart 1995)

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer