Materyalizm – Türk Dili ve Edebiyatı

Maddecilik kelimesi (Fr. Matérialisme) Latince materia kelimesinden türetilmiş “maddecilik” (özdekçilik) manasına gelmektedir. Mevcud her şeyin maddeden meydana geldiğini, maddeden bağımsız fizik ötesi (doğa ötesi) bulunmadığını, meydana gelen her şeyin yalnız maddi sebeplerle açıklanabileceğini, doğa üstü bir gücün mevcut olmadığını öne devam eden ve özünde tanrıtanımaz bir doktrinler bütünüdür.

Bu görüşte madde-ruh ayrımı ya da bağımsız varlık-düşünce benzer biçimde düalist görüşlere karşı çıkılarak madde tek gerçek olarak kabul edilmiş ve her şey bu tek gerçekliğe indirgenmiştir. Determinizmi esas alan maddeci görüş metafiziği reddettiği için bunun bir sonucu olarak spiritüalizm, idealizm, rasyonalizm ve inanca karşı çıkmıştır.  Materyalizmin temelinde, fizyolojik dünya ve onun yasalarının, zihin, şuur ve insan davranışı da dahil olmak suretiyle tüm olguları açıklamak için kafi olduğu düşüncesi yatar. Zihin, düşünceler ve duygular benzer biçimde zihinsel durumların, beyin ve sinir sisteminde gerçekleşsen fizyolojik süreçler olduğu kabul edilir. Başka bir deyişle zihin, beynin karmaşış biyolojik işlevlerinin ortaya çıkardığı bir özelliktir.

Tarihsel olarak maddeci fikir eski Çin ve Hint kaynaklarına kadar götürülebilse de sistemli olarak karşımıza çıkışı atomcu yaklaşımları olan Antik Yunan filozofları ile olmuştur. Atomcu yaklaşıma haiz olan filozoflar, felsefi bir sorun olan varlığın aslı (arche/arke) ve bu özden iyi mi eşyaların oluştuğu sorusuna maddenin yaratılmadığını ve yok olamayacağını, evrenin madde ve boşluktan, maddenin ise atomlardan meydana geldiğini öne sürmüşlerdir. Bu görüşü Leukippos, Demokritos, Epikuros ve Lucretius benzer biçimde filozoflar savunmuştur.

Ortaçağ’a gelindiğinde skolastik felsefe ve düşüncenin hakimiyeti sebebiyle kendisine fazla alan bulamamış ve bu süre aydınlanma çağına dek devam etmiştir. Aydınlanma çağına gelindiğinde bir canlanma yaşandı ve Thomas Hobbes, Denis Diderot, Baron d’Holbach, Julien Offray de La Mettrie benzer biçimde filozoflar, metafiziğe karşı şüpheyle yaklaşarak, mistik görüşlere cenk açmışlardır. Mesela 18. yüzyıl Encyclopédie’sinin baş editörü Denis Diderot, fizyoloji, embriyoloji ve kalıtım çalışmalarından elde etmiş olduğu düşüncelerle geniş seviyede maddeci bir bakış açısını desteklemiş; arkadaşı Baron Paul d’Holbach ise, uygar bilimin kanıtları ışığında determinist bir maddecilik türünü açıklayan ve her şeyi maddeye ve maddenin doğasında bulunan enerjiye indirgeyen Système de la nature (1770; Tabiat Sistemi) adlı eserini yayınlamış; Hobbes ise Leviathan adlı eserinde insanları “canavar benzer biçimde” ve “acımasız” kelimeleriyle tasvir eder, insanların doğaları gereği egoist ve rekabetçi bulunduğunu, toplumun düzeninin kuvvetli bir otorite tarafınca sağlanması icap ettiğini dile getirmiş, toplumlar ve insanların fizyolojik yasalar tarafınca yönetilen karmaşık makineler bulunduğunu öne sürmüştür sadece Aydınlanma felsefesinin mühim filozoflarından olan Rene Descartes ve İmmanuel Kant benzer biçimde filozoflar maddeci felsefeye ağır bir darbe vurmuşlardır.

19. yüzyılla beraber fizik, kimya, biyoloji, zooloji, tıp başta olmak suretiyle çeşitli bilim dallarında meydana gelen gelişmeler doğa ötesi düşüncelerin yavaş yavaş kenara bırakılmasında etkili olmuştur. Charles Darwin’in evrim ile alakalı görüşleri, Ludwig Feuerbach’ın insanı merkeze alan felsefesi ve Sigmund Freud’un psikanalizm ile ilgili görüşleri maddeci düşüncenin ivme kazanmasına olanak elde etmiştir.

Charles Darwin’in görüşüne bakılırsa canlılar kolay bir organizmadan gelişmiş, nesilden nesile genetik değişime uğramıştır ve bu değişimin altında yatan sebep ise organik gereksinimdir. Organik seleksiyon (seçilim) olarak adlandırılan bu süreçte canlıların varlıklarını devam ettirmek için çevrelerine uyum sağlamaları gerekmektedir, uyum sağlayamayan ve rekabet edemeyen zayıf canlılar yok olup gitmektedir. Bu görüşün materyalizme tesiri yaratılış, insanoğlunun oluşumunu dinden ve metafizikten bağımsız olarak mekanik bir sebeple açıklamasıdır. Ludwig Feuerbach’ın materyalizme tesiri, dini ve Tanrı’yı merkeze alan açıklamaları reddederek, insan merkezli bir felsefe oluşturmasından ve Karl Marx ve Lenin üstünde etkisinden meydana gelmektedir. Sigmund Freud ise ortaya attığı görüşünde insanda doyum edilmeyen arzuların bünyede rahatsızlığa sebep bulunduğunu, cinsel güdülerin özgür bırakılması icap ettiğini, dini inanışların bir yanılgı bulunduğunu savunması sebebiyle tesir etmiştir.

19. yüzyıl sonlarına doğru gelindiğinde ise materyalizmde büyük değişimler meydana gelmiştir; şundan dolayı Karl Marx ve Friedrich Engels’in görüşleri ile maddecilik diyalektik bir boyut kazanmıştır. Burada Marx’ın teorisinin oluşmasında Hegel’in diyalektik anlayışının tesiri olmuştur. Hegel’in diyalektik yolunda düşünme ve varlık karşıtlıklar içinden geçerek, uzlaşarak gelişir. Özetlemek gerekirse Hegel’in diyalektiği soyut ve tümel bir kavramın (sav) çelişkiye yol açması (karşı sav) ve bu iki kavramın birliğinden oluşan üçüncü bir kavram (bireşim) şeklinde açıklanabilir. Hegel’in görüşünde değişimler yaprak diyalektik materyalizmi ortaya koymuştur. Diyalektik materyalizme bakılırsa tabiat yada tarihteki belirleyici süreçler kendi içlerindeki karşıtlıklar sonucunda oluşur. Bundan dolayı de tüm olayların madde temelli açıklamalar ile ilişkilendirilmesi gerekir. Engels ve Marx, tabiat ananın ve tarihin diyalektik yasalar tarafınca yönetildiğini öne sürmüşlerdir.

Engels Tabiatın Diyalektiği adlı eserinde bu yasaları şu şekilde açıklar:

  1. Nicelik değişimlerinin kalite değişimlerine yol açması: Isıtılan suyun kaynama derecesine ulaştıktan sonra buharlaşması ya da suyun ısısının sıfır aşama altına düşmesi ile suyun buz hacmi haline dönüşmesi.
  2. Karşıtların birliği ve savaşımı yasası: Tabiat ve insan topluluklarının gelişim sürecinin dinamik yapısını anlatmak için kullanılır. Bu yasaya bakılırsa bir oluş süreci içerisindeyken birbiriyle savaşan karşıt güçler bir arada var olurlar ve bu cenk sonucunda değişik bir durum doğar.
  3. Olumsuzlamanın olumsuzlanması yasası: Özetlemek gerekirse açıklamak gerekirse ekilen bir arpa tohumu, nebat büyüdükçe olumsuzlanır fakat büyüyen nebat bununla birlikte oldukça sayıda tohum da üretir ve tohum sayısı da artar. Bu durum bir anlamda olumsuzlanmanın olumsuzlanmasıdır şundan dolayı tohum sayısı artarak önceki durumu tersine çevirmiştir.
Diyalektik Maddecilik

Marx’ın diyalektik maddecilikinin insanlık zamanı üstünde büyük bir tesiri olmuştur; şundan dolayı görüş hem doğaya hem de topluma uygulanmıştır. Marx’a bakılırsa tarihte ağırlık taşıyan ve belirleyici olan vakalar üretim araçları, üretim şekil, üretim araçlarına haiz olma durumu, bunların meydana getirmiş olduğu sınıflaştırmayı kapsayan ekonomik olaylardır. Ekonomik vakalar Marksizm’de alt-yapı olarak nitelendirilir. Hukuk alanına dair görüşler, felsefi sistemler, terbiye teorileri, siyasal idealler ise üst yapıya dahildir ve şekillenmesi alt yapı vasıtasıyla olur.

Burjuvazi – Proleterya

Materyalizme bakılırsa üretim araçlarını ellerinde bulunduran bir avuç sermayedar vardır, bunun dolayısıyla bir derslik ayrımı meydana gelir. Bu iki grup arasındaki fark sert ve belirgindir. Toplumsal bir değişimin meydana gelmesi için ise bu birbiri ile ayrılmış iki katman içinde bir savaşım doğması gerekmektedir. Baskılanan işçi sınıfı sömürüldüğünün farkına varır ve en sonunda bir işçi devrimi gerçekleşerek paracı üretim modu geride bırakılarak toplumsal üretim moduna geçilecektir.

Maddeci görüş 20. yüzyıl sonlarına kadar da göz önünde olan bir akımdır; sadece Sovyet Toplumcu Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin dağılması ve komünizmin çökmesi ile insanlığın gündeminden düşmüştür.

MATERYALİZM TÜRLERİ

  1. Diyalektik Maddecilik: Marksizm ve komünist felsefenin temelini teşkil eder. Bu terim Marx tarafınca hiçbir süre kullanılmamıştır. Terimin ortaya çıkması ise Georg Hegel’in diyalektik teorisinin (tez-antitez-sentez) iktisat benzer biçimde maddi konuların uygulanması ile olmuştur.
  2. Tarihsel Maddecilik: Karl Marks ve Friedrich Engel tarafınca kurulan bir görüş olup, ana hatlarıyla tarihin, toplumsal ve ekonomik gelişiminin diyalektik yasaya bakılırsa gerçekleştiğini iddia eden felsefi bir akımdır.
(Toplam: 5, Bugün: 1 )

Site Footer