Kategoriler: Genel

Nayilik-Nayiler, Nev Yunanilik, İslam Birliği

 

Nayilik-Nayiler, Nev Yunanilik, İslam Birliği

(Ulusal Edebiyat Dönemindeki Öteki Şiir Eğilimleri)

Nayilik – Nayiler

Nayîler: Şiirde ahengi esas alan bu öz şiir anlayışı, Yahya Kemâl kaynaklıdır. Şahabettin Süleyman sohbetlerinde, şiir mevzusundaki arayışlarını ifade eden Yahya Kemâl’in görüşlerine dayanarak gençleri onun çevresinde birleştirmek ister. Yahya Kemâl ve genç sanatçılar, Nayîler adıyla kendi şiirimizin kaynaklarına yönelirler. Ilkin Rübap mecmuasında, sonrasında Safahât-ı Şiir ve Düşünce’de takdim edilirler.

Halit Fahri, Selahattin Enis, Hakkı Tahsin, Enis Behiç, Orhan Seyfi, Hıfzı Tevfîk, Yakup Salih, Hasan Sait şeklinde gençlerin destekledikleri bu hareket ulusal edebiyatın oluşmasını “ulusal geçmişe bağlanış”ta görür.

Bu görüşün temelinde, Türk edebiyatının ilk dönemlerine inerek, 13. yüzyılın büyük mutasavvıflarından Mevlana Celalettin Rumi ile Yunus Emre‘nin şiirlerindeki içten söyleyişi, coşkulu, gizemli havayı şiirlerinde yaşatmak yatar. Şiirde süsü düşünmezler, vezni ve ahengi esas alırlar.

Şahabettin Süleyman’ın, Sefahat-ı Şiir ve Düşünce dergisinde (1914 s.1) “Nayiler -Yeni Bir Gençlik Karşısında” başlıklı makalesiyle tanıttığı bu topluluk, düşüncelerini ortaya koyacak yapıtlar veremeden dağılmıştır.

Nev-Yunanilik (Havza Edebiyatı)

1912 senesinde Batılı bir edebiyat grubu oluşturma çabalarının sonucu olarak ortaya çıkan bir etkinlik de Nev-Yunanîlerdir. Fransa’dan Türkiye’ye dönen Yahya Kemâl, öz şiire ulaşmak arzusuyla Batı edebiyatlarından öğrendiği bir anlayışı şiirimize uygulamak ister. Bu yeni şiir yolu için Eski Yunan medeniyetini, klasik temellerden biri olarak seçer. Normal olarak bu temelin seçilmesinde Anadolu’da yaşayan Türklerin Akdeniz havzası medeniyetinden olduklarını kanıtlamak düşüncesi de yatmaktadır.

Yahya Kemal’le Yakup Kadri benimsedikleri bu eğilime Eski Akdeniz uygarlığıyla ilgili olduğundan Havza Edebiyatı ya da Nev-Yunanilik adını vermişlerdir. Bu eğilimin örnekleri de Yahya Kemal’in “Sicilya Kızları” ve “Biblos Hanımefendileri” adlı şiirleri ile Yakup Kadri’nin “Siyah Saçlı Yabancı ile Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri” başlıklı yazısı ile sınırı olan kalmıştır. Nayilik şeklinde Nev Yunanilik de sürecini etkileyen bir gelişme göstermemiştir. Şiirimizde tek temsilcisi Salih Parlak zeka Aktay olarak görülür.

Sicilya Kızları

Sicilya kızları, uryân omuzlarında sebû,
Alınlarında da çepçevre gülden efserler,
Yayar bu mahfile a’sâbı gevşeten bir bû;
Ve gözleriyle derinden bakar, gülümserler
Sicilya kızları, uryân omuzlarında sebû…

Hadîkalarda nevâ-gîr iken şadırvanlar,
Somâki kurnalarından gümüş sular dökülür;
Ve hep civâra serilmiş kadîfe dîvânlar
İçinde, bûseden ölmüş vücûdlar bükülür,
Hadîkalarda nevâ-gîr iken şadırvanlar…

Gerer beyaz kuğular nâzenîn boyunlarını;
Füsûn-ı nevm ile, görmez bu âteşîn ravza
İçinde dalgalanan huzûz-ı rehâvetle hâvzdan havza,
Gerer beyaz kuğular nâzenîn boyunlarını…

(Yahya KEMAL)

İttihâd-ı İslâm (İslâm Birliği)

İttihad-ı İslâm (İslâm Birliği) ya da İslamcılığın başlangıcı aslen fazlaca daha önceki tarihlere götürülebilir. Fakat İslamcılık, Tanzimat sonrası yıllarda, bilhassa de I. Meşrutiyet’in (1876) arkasından, Osmanlıyı ayakta tutmak için II. Abdülhamid’in hız verdiği politikalardandır.

Cemaleddin Efganî’nin İstanbul’a yerleşmesi, Osmanlı aydınlarıyla sohbetler halletmeye başlaması 1908 sonrasında bu düşünceyi yalnız bir devlet politikası olarak kalmaktan çıkarmıştır.

Efganî, İttahâd-ı İslâmı oluşturmak isteyen Abdülhamid’in faydalanmış olduğu din adamlarından biridir. Sadece o “İslâm birliğinin gerçekleşmesi için her Müslüman milletin ayrı ayrı uyanması ve millî şuuru kazanması lazımdır.” (Ülken, 1979) görüşündedir. Bilhassa Türkçü aydınları çevresinde toplamış ve etkilemiştir. Hâlbuki İslamcıların amaçları, Osmanlı’da bulunan hilafeti bir güç hâline getirerek millet ayrımı yapmaksızın İslâm dünyasını birleştirmektir.

Batılılaşmak mevzusunda da düşünce üreten anlayış, olumlu ilimlerle dini birleştirmek istemiştir. Bunun için de İslâmın, özünü kapatmış olan hurafe ve batıldan kurtarılması gerekmektedir. Dinin en saf şeklinin yaşandığı Asr-ı Mutluluk’i örnek dönem olarak alan anlayışın 20. yüzyılın başlarında edebiyattaki en mühim temsilcisi Mehmet Akif‘tir.

Akif, Osmanlı’nın içinde bulunmuş olduğu fena durumun İslâmın özünden uzaklaşması ile ilgisi bulunduğunu düşünen Modernist İslamcılardandır. 1908’den sonrasında yayıma başlamış olan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı olan ozan, bu derginin dinle modernleşmeyi uzlaştıran anlayışına paralel olarak yazılar yazar, görüşlerini şiirlerinde dile getirir.

Ulusal Edebiyat Süreci (1911-1923)

Bul-Tikla

Son Yazılar

Gülşen – BAL Sözleri

Niçin niçin niçinGene sana düştüm benNe var ne yok içtim benFena alışkanlıklar edindim bittiğimdenGel başıma…

1 saat ago

NASA’nın ‘ölmeyen bakteri’ keşfi şimdi güneş kreminde kullanılıyor!

NASA denildiğinde pek oldukca kişinin aklına ‘yeni dünyaların’ keşfi geliyor. Ajansın mikroskobik ekosistemler keşfettiğini ise…

1 saat ago

Yapay zekâ aleminde rekabet artıyor! (Video YAPAY ZEKA)

Suni zekâ alemindeki rekabet yüksek oktanlı bir şekilde devam ediyor. OpenAI, Google I/O konferansından bigün…

8 saat ago

Mefahir – Du Hast Mit Mir Gespielt Şarkı Sözü

Du warst die einzige für mich, und du bist gegang, ich dencke immer noch an…

12 saat ago

Akhisar mobilya firmaları telefon ve iletişim bilgileri

Gümüş Mobilya Ofis Mobilyaları CAVİT GÜMÜŞ (Acente Yetkilisi), İnönü Mah 154 Sok No 3/1/a Telefon…

12 saat ago

Atılım Ahşap Merdiven Sistemleri – 0 212 674 25 01 – atilimmerdiven.com Firma Bilgileri – firmamibul.com

Atılım Ahşap Merdiven Sistemleri ADVERTISEMENT Firma bilgileri Fax : +90 212 674 25 02 Gsm…

12 saat ago