Yedinci Gün (roman özeti) – Orhan Hançerlioğlu

Yedinci Gün – Orhan Hançerlioğlu

Yedinci Gün“, Orhan Hançerlioğlu‘nun 1957 senesinde piyasaya sürülen romanı.

Yaratı, değişik bir şekil kullanılarak yazılmıştır. Hikâye hacmindedir. Orhan Hançerlioğlu, eserinde Tevrat’tan Tanrı’ın dünyayı yarattığı 7 günle ilgili bölümleri alıntı yapmıştır. Bu alıntıların altına bölümler hâlinde bir insanoğlunun 7 günlük yaşamını anlatmıştır.

7. Gün Kahramanları (Kişileri):

Ömer: Orta halli bir ailenin evladı olarak dünyaya gelen Ömer, üniversiteyi bitirdikten sonrasında varlıklı bir albayın kızı ile evlenmesi yardımıyla genel müdürlüğe kadar yükselmiş bir kişidir. Fakat yaşamının tekdüzeliğinden sıkılmış olduğu için intihara karar verir.

Rezzan: Ömer’in karışıdır. Zengin bir ailenin kızı olduğundan birazcık sorumsuz ve maddi yaşama düşkün biridir.

Sevgi: Ömer’in 16 yaşındaki kız evladıdır.

Işık: Ömer’in 13 yaşındaki erkek evladıdır. Yemeğe düşkün, oldukça şişman bir çocuktur.

Gönül: Ömer’in gençlik aşkıdır. Esmer, kısa boyludur. 40’lı yaşlarında olmasına karşın asla evlenmez, Ömer’e sadık kalır. Bankada iş koşturmacasındadır.

Necmettin: Ömer’in kalmış olduğu Sirkeci otelindeki garson. Onun işlerini görür.

7. Gün Özeti:

Ömer, çalmış olduğu bankanın genel müdürüdür. Bigün, üstü olan müsteşar onu odasına çağırır ve bakana verilmesi ihtiyaç duyulan evraklarla ilgili sorular sorar. Oldukca sinirli bir hâlde ve onu aşağılayarak gururunu rencide eder. Ömer, buna dayanamaz ve müsteşarın suratına üst üste yumruklar indirir. Müsteşarın yüzü gözü kan içinde kalır. Ömer, sinirlenerek odasına gider. Müsteşarın onun işine son vereceğini düşünmektedir. Odasından silahını ve banka cüzdanını alır. Ansızın İstanbul’a kaçmaya karar verir. Uçakta bir saat sonrasına yer ayırtır. O, çıkarken binadaki tüm çalışanlar saygılarından ayağa kalkar. Ömer, yalnızca odacı Hasan’a yüklü bir bahşiş verip veda eder.

Uçağa bindiğinde geçmiş günlerini düşünür. Oldukca iyi bir mevkisi, bir karısı, iki evladı vardır. Fakat o artık bu şekilde yaşamaktan bıkmıştır. Her gün 7:30’da işe gitmekten, aynı işleri yapmaktan usanmıştır. Yaşamının anlamı olmadığını düşünmektedir. Bu yüzden kendini öldürmeye karar vermiştir. Yanında oldukça azca bir para vardır. Bankada ise onu yönetim edebilecek bir miktar parası bulunmaktadır. Çocukluğunun, gençliğinin, üniversite yaşamının geçmiş olduğu İstanbul’a gittiği için mutludur. Onu kimse orada bulamayacaktır. Bundan dolayı on yıldan beri ilk kez İstanbul’a gitmektedir.

Sirkeci’de minik bir otele gider. Bir oda kiralar. Kirli bir yerdir burası. Silahı alnına dayar, kendini tam öldürecekken uyumaya karar verir. Ertesi gün, garson Necmettin’in sesi ile uyanır. Onun getirmiş olduğu yiyeceklerden yer ve yalnız o an için yaşamın yaşanmaya kıymet bulunduğunu düşünür. Ölümünün ailesi ve iş yerindekiler tarafınca iyi mi karşılanacağını düşünür. İyi bir işi, ailesi olan birinin kendini öldürmesinin delilik bulunduğunu düşünecek ve onun deli olduğuna karar vereceklerdir büyük bir ihtimalle.

Ertesi gün, Ömer birkaç günlük sakalla ve gözleri iyice çökmüş hâlde dışarı çıkar. Son günlerini istediği benzer biçimde rastgele yaşamak istemektedir. Bir kahveye gider. Bir gazete alır. Gazetede kendi resmini ve yitik ilanını görür. Gençlik resmi olduğundan kimse tanıyamaz onu. Bankadaki parasını çekip aklına geldiği benzer biçimde harcadıktan sonrasında kendini öldürmeye karar verir. Bankaya gider. Çalışan bir bayana cüzdanını verir ve parayı çekmek istediğini söyler. Kadın, onun seneler önceki sevilmiş olduğu kız GönüPdür. Gönül, ona asla yüz vermez. Bundan dolayı Ömer, askere gitmeden ona söz vermiş; fakat yine dönmeyip orada bir başkasıyla evliliğe ilk adımını atmıştır. Ömer, oradan ayrılırken Gönül’ü yine kazanmak isteğiyle yanıp tutuşur.

Oteline gider. Otelden Tarlabaşı’ndaki bir pansiyona yerleşir. Odasında kendini öldürecekken pansiyonun sahibi olan yaşlı hanım, hiçbir şeyin ölmeye değmeyeceğini anlatır ona. O da hanımdan Gönül’ü getirmesini rica eder. Hanım, Gönül’e Ömer’den bir mektup götürür. Mektupta, “Ölmeden ilkin seni görmek isterim.” yazmaktadır.

Ertesi gün Gönül, Ömer’in yanına gelir. Onun burada kalamayacağını, Fatih’te evlerinin orada bir oda kiralamalarının daha iyi olacağını söyler. Ömer eşyalarını biriktirerek Gönül’ün evine gider. Gönül yiyecek hazırlarken onun odasında senelerce ilkin Gönül’e yazdığı aşk mektuplarını görür ve okur. Eski anıları canlanır. Geçmişte Gönül’ü o denli sevilmiş olduğu hâlde iyi mi olup da bu kadar yıl onu unuttuğuna şaşırır. Geceyi Gönül’ün evinde geçirir. Artık oldukça mutludur.

Ankara’dan ayrılmış olduğu 7. gün Ömer kendini öldürmek istediği silahını satar ve Gönül’ün mahallesinde bir iş yeri kiralar. Artık yepyeni bir hayata adım atmıştır ve yaşamın yaşanmaya kıymet bulunduğunu düşünmektedir. Ankara’daki tekdüze hayatından ve ailesinden uzakta Gönül’le dünyaya başka gözlerle bakmaya adım atmıştır.

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer