Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Nutuk (Söylev)

Cumhuriyet Periyodu Söylev (Söylev)

Arapça bir kelime olan “hitabet“, hitap etmek, vaaz etmek, güzel söz söyleme sanatı, hutbe okuma, söylev irad etme benzer biçimde anlamlara gelmektedir. Terimin “söylev“, “söylev” benzer biçimde karşılıkları da vardır.

Bir kişinin bir topluluk karşısında belli bir mevzuda yapmış olduğu etkili, anlamlı ve coşturucu konuşmaya söylev metni; bu konuşmayı icra eden kişiye de hatip (konuşmacı) denir.

Mevzularına nazaran siyasal söylev ve bilimsel söylev olarak ayrılabilir.

1. Siyasal Söylev

Türk edebiyatında ise ilk siyasî söylev örneği Orhun Yazıtlarıdır. Bunlar, 732’de dikilen Kül Tigin, 735’te dikilen Bilge Kağan, 720-725 yıllarında dikilen Tonyukuk Yazıtlarıdır.

Siyasî söylev örneği olarak ek olarak şu kişilerin söylevlerini de verebiliriz:

İttihat ve Terakki’nin hatibi Ömer Naci, Selânik’te 1906’da Vatan ve Özgürlük Cemiyeti’nin bir toplantısında Mustafa Kemal Atatürk’e hitaben şu şekilde der:

“Mustafa Kemal! Arkandayız, seni takip edeceğiz! Ölümler, cellâtlar, işkenceler bile bizi bu azmimizden çeviremeyecektir. Özgürlük verilmez, sadece alınır. Zulüm ve istibdad altında inleyen bu masum ve bîçâre milleti kurtaracağız, yaşasın özgürlük ve istiklâl!” (Fetih edilmesi Tevetoğlu, Ömer Naci, Ankara 1987)

Halide Edip Adıvar (1884-1964), bilhassa Mondros Mütarekesinden sonrasında İstanbul ve İzmir’in işgal edilmiş olduğu sıralarda, 16 Mayıs 1919’da İstanbul Sultanahmet’te düzenlenen protesto mitinginde şu şekilde der:

“Kardeşler, Vatandaşlar! Yedi yüz senenin şerefi, göğe yükselen bu minarelerin tepesinden Osmanlı tarihinin yeni faciasını seyrediyor, bu meydanlardan fazlaca vakit alay hâlinde geçmiş olan büyük atalarımızın ruhuna hitabediyor, başımı bu görünmeyen ve yenilmez ruhlara kaldırarak diyorum ki: Ben İslâmiyet’in bedbaht bir kızıyım ve bugünün talihsiz fakat aynı derecede kahraman anasıyım. Atalarımızın ruhları önünde eğiliyor, onlara bugünün yeni Türkiyesi adına hitabediyorum ki, silâhsız olan bugünkü milletin kalbi de onlarınki benzer biçimde yenilmez kudrettedir, Tanrı’a ve haklarımıza inanç ediyoruz.”

Gene aynı şekilde Hamdullah Suphi Tanrıöver (1885-1966) de 30 Mayıs 1919’da İkinci Sultanahmet Mitingi’nde İzmir’in Yunanlılar tarafınca işgalini protesto konuşmasını şu şekilde bitiriyordu:

“Sevgili millettaşlarım! Dualarınızı, dileklerinizi, iradenizi kendi sesimde biriktirerek tüm dünyaya haykırıyorum: Esarete razı değiliz. Biz tutsak olamayız, Türk vatanına karşı hazırlanan su-i kastı biliyoruz ve reddediyoruz. İstanbul ve Anadolu Türk kalacaktır!….”

Hamdullah Suphi Tanrıöver’in hitabeleri Dağ Yolu 1,2 (1987) adlı kitapta toplanmıştır.

Mehmet Güvenilir Yurdakul da 23 Mayıs 1919 günü Sultanahmet Meydanı’nda 200.000 kişiye şu şekilde hitap ediyordu:

“Kardeşler, Keşke asırların geceleri ve dünyaların mezarları gözlerime dolarak bir kör olsaydım. Cadde cadde dilense idim de milletimin, kulağımı parçalayan bu felâket seslerini işitmeseydim, bu kara günleri görmeseydim. Keşke göğün yıldırımları, yerin can alıcıları birleşerek beni kanlar içinde topraklara yuvarlasaydı da vatanımın bu musibeti huzurunda bulunmasaydım ve bu azapları çekmeseydim. Zira bugün uğramış olduğu felâket ve musibetler o denli acı!…”

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk‘ün 15-20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İkinci Kurultayı’nda 36.5 saat süreyle okumuş olduğu Söylev’u, Gençliğe Hitabe’si ve Cumhuriyetin 10. senesinde okumuş olduğu 10. Yıl Nutku mühim birer söylev örneğidirler.

Süleyman Nazif de 23 Kanun-ı Sani 1920’de Cuma günü, İstanbul Üniversitesi Konuşma salonunda düzenlenen Piere Loti gününde yapmış olduğu konuşmayı Hitabe (1920) adıyla yayınlamıştır.

Rıza Tevfik Bölükbaşı, Süleyman Nazif, Behçet Kemal Çağlar, Selim Sırrı Tarcan, Osman Bölükbaşı… benzer biçimde siyasal kimliği olan kişiler siyasal söylevlerinde başarıya ulaşmış sayılabilir.

2. Bilimsel ve Kültürel Söylev

Örgün eğitim kurumlarında ders veren öğretmen ve öğretim üyeleri de öğrencilerin karşısında bir anlamda hatiptirler. Eğitimciler de derslerinin etkili olabilmesi için hitabet sanatının inceliklerine baş vururlar. Ek olarak genele açık bilimsel toplantı, açık oturum ve Konferanslarda meydana getirilen konuşmalar da bu gruba girmektedir. Belli bir kültürel derinliğe haiz fikir adamları ve sanatçıların düşünce; sanat ve kültür mevzularında verdikleri konferanslar da hitabet türü içinde değerlendirilirler:

Yazar: Yrd. Doç. Dr. Nurullah ÇETİN

(Toplam: 164, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer