Şeyh Galip Kimdir Hayatı Biyografisi Kısaca özet Mesnevisi PDF

Şeyh Galip Kimdir Yaşamı Yazınsal Kişiliği Hakkında Özetlemek gerekirse Özet Informasyon

Aslolan adı Mehmed olan Şeyh Gâlip’in babası dîvân kâtiplikleri yapmış bir Mevlevî olan Mustafa Reşîd Efendi’dir. Galata Mevlevihanesi şeyhlerinden olan ve mutasavvuf bir kişiliğe haiz sanatçı, divan edebiyatının son büyük halkasıdır. Sebk-i Hindi akımının edebiyatımızdaki en mühim temsilcisi olan ozan, şiirlerinde sembol ve imgelere sıkça yer vermiş; kapalı, soyut hayaller ve mecazlarla dolu bir anlatımı tercih etmiştir. İlahi aşka varmanın zorluklarını anlatmak ve Nabi’nin Hayrabad adlı mesnevisinden daha kuvvetli bir yaratı verebileceğini kanıtlamak için alegorik özellikler taşıyan Hüsn ü Aşk adlı mesnevisini yazmıştır.

Hoca Neş’et, Şeyh Galip’in de hocasıdır ve ona, ilk mahlası olan “Es’ad”ı, o vermiştir. Yazdığı mahlasnâmede Şeyh Gâlib’i lâyıkıyla över. Kâtiblikle memûriyete atılan Gâlib’in bu görevinde (Dîvân-ı Hümâyûn Beylikci Odası) uzun sürmediği biliniyor. Şeyh Galip, hususi derslerle ve Kâbiliyeti sâyesinde kısa sürede ün kazanmıştır. Önceleri şöhretli dîvân şâirlerini okuyarak kendisini yetiştirdi. Ondan sonra yenilik gayretine düştü. Hoca Neş’et’in tavsiyesiyle sebk-i Hindîci Acem şâiri Şevket-i Buhârî’yi okudu ve oldukça beğendi. Aslolan gücü, şiirlerindeki yeni ve parlak hayâlleriydi.

Yetişme döneminde Es’ad mahlası yanında Es’ad Gâlib mahlasını da kullanmaya süregelen Şeyh Galip 1787’den sonrasında, yalnızca Gâlib mahlasını kullanmaya adım atmıştır. Büyükbabası ve babası Mevlevî olduğundan bu kültüre âşinâ olan Şeyh Gâlib, 1784’te çilleyle girmek suretiyle Konya’daki Mevlânâ dergâhına gitti. Fakat babası, oğlundan ayrı kalmaya dayanamayıp Konya’daki Şeyh Seyyid Ebûbekir Efendi’den izin alarak onu çillesini İstanbul’da tamamlamak suretiyle alıp Yenikapı Mevlevîhânesine getirdi. 1001 günlük çile 11 Temmuz 1871 günü doldu ve şâir, “Dede” ünvânını kazanmıştır.

1790’da Yûsuf-ı Sîne-çâk’in “Cezîre-i Mesnevî’sine ve Kösec Ahmed Dede’nin “Es-Sohbetü’s-Sâfiyye”sine birer şerh yazdı. 1791’de, boşalan Galata Mevlevîhânesi’nin 22. şeyhi oldu. III. Selîm’e bir kasîde sunarak oturulamayacak haldeki tekkenin ta’mîrini sağlamış oldu. Kendisi de tekkedeki harem kısmına taşındı. Bu zamanda III. Selîm’in “Pamuk Şeyhim” iltifâtına mazhar olup tekkede ve sarayda pâdişâhla söyleşi ve tanışıklık etme imkânı gören Şeyh Gâlib, pâdişâhla, onu dizine yatırıp şiirler söyleyecek kadar samîmî oldu. Ayrıca III. Selîm’in kardeşi Beyhan Sultan’la aralarında derin bir aşkın filizlendiği de devrin, Mevlevîleri içinde yaygın bir dedikoduydu.

1797’de sevgili dostu olan Esrâr Dede’nin vefâtı, Şeyh Galip’i oldukça üzdü. Bu üzüntüyle şöhretli mersiyesini yazdı. Kısa süre sonrasında kendisi de hastalanıp III. Selîm’in de büyük çabasına karşın 1799’da vefât etti. Cenâzesi, Galata Mevlevîhânesi hazîresine defnedildi. Bir mutasavvıf olmasına karşın Şeyh Gâlib, latîfeden hoşlanan, nüktedan bir insandı. Nâzik ve hassastı ve güzel konuşmasıyla dikkat çekerdi. Umûmun kabûl etmiş olduğu suretiyle, divan şiirinin son büyük şâiriydi. Bununla birlikte, tüm divan edebiyatı şairleri içinde de en önde gelen birkaç isimden biriydi.

Şeyh Gâlib, Mevlânâ’nın hayrânıdır. Bu sevgiyle Mesnevî’yi 11 def’a okumuş, senelerce okutmuştur. Îran şâ’iri Şevket’ten oldukça etkilenmiş ve onu okuyarak kişiliğini bulmuş olduğundan, “Şevket-i Rûm” diye de ünlenmiştir. Şiirlerindeki mazmûnları kavrayabilmek, oldukça büyük ihtisâs, data ve duygu gerektirir. Şeyh Gâlib, okuyucusunun, önceki dîvân şâirlerini, hakkıyla okuyup hazmettiğini var sayarak şiirlerini, yepyeni mazmunlarla örerken, bu mazmunları çözüp şiirinin zevkine ulaşabilecek okuyucunun nadir bulunduğunu bilmekte; bu güçlüğü, haklı bir gururla, şu şekilde ifâde etmektedir:

“Ol şâ’ir-i kâm-yâb benüm Gâlib kim
Mazmûnlarumı anlamamak ‘ayb olmaz”

Şeyh Galip Eserleri

1. Dîvânı: 1195/1781’de ilk kez tertîb edilen dîvânı, 1252/1836’da Bulak’ta ilk def’a basıldı. Seçmeleri ise A. Gölpınarlı tarafınca dört def’a yayınlanmıştır: İstanbul 1953-1971-1985-1986).

2. Hüsn ü Aşk: Şâirin, dîvânı kadar şöhretli olan eseridir. İkisi yeni yazıyla olmak suretiyle 5 baskısı yapılmıştır. 1944’te ise Vasfi Mâhir Kocatürk, eseri nesre çevirmiştir.

Şeyh Gâlib’in bulunmuş olduğu bir mecliste Nâbî’nin Hayrâbâd’ı övülürken benzerinin yazılamayacağı söylenmiş ve Gâlib, 2101 beyitlik bu mesnevîyi, o sebeple yazmıştır. Alegorik (mecâzî) bir eserdir. Hüsn: Cemâl-i Mutlak olan Allâh; Aşk: Allâh’a erişme yolunda çaba sarfeden sâlik; Molla-yı Cünûn ve Sühan: mürşid; Mekteb-i edeb: Tekkedir. Eserde zikredilen Benî Mahabbet (kabîlesi), Çaba, İsmet, Şaşkınlık v.b adlar, tasavvuf terimlerini karşılarlar.
Hüsn ü Aşk, Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn’unu çağrıştırır. Fakat Gâlib’in

“Esrârını Mesnevî’den aldum-Çaldum velî mîrî mâlı çaldum”
“Zannetme ki şu şekilde bu şekilde bir söz – Gel sen dahı söyle bu şekilde bir söz”
“İn dem ki zî-şâ’irî yaratı nîst – Sultân-ı sühan benem dîger nîst” bakılınca, en büyük etkinin Mevlânâ Mesnevî’sinden geldiği ve bu yüzden eserine, şâirin oldukça kıymet verdiği anlaşılıyor.

Mesnevi tarzında yazılan yaratı, 2101 beyitten oluşur. Hayaller üstüne kurulu, tanrısal aşkı özetleyen tasavvufi, alegorik bir aşk hikâyesidir. Yapıt, Hüsn ile Aşk içinde geçen beşeri bir aşk hikâyesi şeklinde görünse de tasavvuf yoluna giren ve Tanrı’a ulaşmak isteyen Hüsn isminde bir dervişin macerasını anlatır. Müridi temsil eden Aşk, tüm engelleri aşarak Hüsn’e doğrusu Tanrı sevgisine kavuşur. Eserdeki kahramanlar birer semboldür. Buna nazaran eserdeki semboller ve ifade ettikleri kavramlar şöyledir:

Şeyh Galip Hüsn ile Aşk

3. Şerh-i Cezîre-i Mesnevî: Bu emek verme, Mevlevî şâir Yûsuf-ı Sîne-çâk’in Cezîre-i Mesnevîsinin her cildinden seçilmiş 100’er beytin başına 99 ve sonuna beş beyit eklendikten sonra yapılmış 704 beyitlik bir şerhtir.

4. Er—Risâlâtü’l-Behiyye fî Tarîkati’l-Mevleviyye: Arapça bir şerh kitabıdır. Kösec Ahmed Dede’nin eserinin şerhidir.
Şeyh Gâlib’in mühim bir hizmeti de hazırladığı notları ve toplamış olduğu şiirleri Esrâr Dede’ye vererek ona “Tezkire-i Şu’arâ-i Mevleviyye”yi yazdırmasıdır.

(Toplam: 21, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer