Şeyhülislâm Bahayi – Türk Dili ve Edebiyatı

Şeyhülislâm Bahayi Mehmet Efendi (D: 1601?, İstanbul – Ö: 1654, İstanbul) Divan edebiyatı şairi.

Şeyhülislâm Bahayi

Şeyhülislam Bahayî, Osmanlı’nın 32. Şeyhülislâmıdır. Aslolan adı Mehmet olup, İstanbul’da 1601? senesinde dünyaya gelmiştir.

Şeyhülislam Bahayî, şairliği yanında latifeleriyle de tanınır. Şiirde Şeyhülislam Yahya‘nın tesirinde kalmış ve Yahya tarafınca ona Bahayî mahlası verilmiştir.

Şeyhülislâm Bahayi’nin Edebî Kişiliği

Şiirdeki kudretini daha oldukça gazellerinde gösteren Bahayî, bunların büyük bir kısmında âşıkane duyguları dile getirmiştir. Pek azında ise tasavvufi eda vardır.

Onun seçimi da Şeyhülislam Yahya şeklinde şuh ve liriktir. Şeyhülislam olması şairliğini hiçbir şekilde etkilememiş ve ifadelerine hiçbir sınırlama getirmemiştir.

Şeyhülislâm Bahayi’nin Eserleri

Bahayî Divançesi: Bahayî Divançesi, oldukça beğenilmiş ve zevkle okunmuştur. Divançesinde altı kaside, “Sakiname” ve “Niyazname” başlıklı iki ufak mesnevi vardır. Devrin anlayışına gore bir divan veya divançede bulunması ihtiyaç duyulan birleştirme, münacat ve naat şeklinde dinî manzumeler yoktur.

Niyazname: Kıbrıs’ta sürgün olarak bulunmuş olduğu dönemde affedilmek için IV. Murat’a yazmış olduğu mesnevidir.

Şeyhülislâm Bahayi’nin Şiirlerinden Örnekler

Gazel

Hirâsân olmasa gülden dil-i nâ-şâdun ey bülbül
Neler eylerdi hâra âh-ı âteş-zâdun ey bülbül

Dil-i dildârı nerm itmiş işitdüm nâle vü zârun
‘Aceb taşa te’sîr eylemiş feryâdun ey bülbül

Ne tehsîr itdi gülzârı ne urdı âteşe hârı
Gene turmaz okursun rûz u şeb evrâdun ey bülbül

Güle olur n’olursa yohsa âhir gerdiş-i gerdûn
Gelür bir dem alursun hâr elinden dâdun ey bülbül

Çekil sen dahi kûy-ı derde gülzâr-ı selâmetden
Bahâyîveş çekildi ‘aşk ile çün adun ey bülbül

Gazel

Dünyâyı harâb itdi o mestâne bakışlar
Ol çeşm süzüşler o gazâlâne bakışlar

Tâkat mı kor âdemde yerinden o kopuşlar
Ol rahş sürüşler o levendâne bakışlar

Âdemde tahammül mü kor ey gözleri âhû
Düzdîde nigâh ile o yabâne bakışlar

‘Âlemde nazîrün yoğ iken ey şeh-i hûbân
Bilsem kimedür gene bu hasmâne bakışlar

Bîgâne nazar dostlara ilde de var mı
Hep sende midür yohsa bu bigâne bakışlar

Nahçîre tokundı şeklinde çeşmün gene ey şûh
Bîhûde degüldür o beyâbâne bakışlar

Hûn-ı dil-i pür-hûn-ı Bahâyî’yi düketdi
Çeşmünden o câdû-yı Tatârâne bakışlar

Gazel

Dağıtdun hâb-ı nâz-ı yâri ey feryâd n’eylersin
Edüp fitneyle dünyâyı harâb-âbâd n’eylersin

Dil-i mecrûhuma rahm eyle kalsun dâm-ı zülfünde
Şikeste-bâl olan murgı idüp âzâd n’eylersin

İdersin gerçi her derde tabîbüm bir devâ ammâ
Cünûn-ı ehl-i ‘aşk olunca mâder-zâd n’eylersin

Varup gîsû-yı zülf-i yâri biri birine katdun
Gene bir fitne tahrîk eyledün ey bâd n’eylersin

Şehîd-i tîg-i ‘aşk-ı yârdur ser-cümle-i âlem
Urup şemşîre dest ey gamze-i cellâd n’eylersin

Güzel tasvîr idersin hatt u hâl-i dilberi ammâ
Füsûn u fitneye geldükde ey Behzâd n’eylersin

Bahâyîveş degülsin kâbil-i feyz-i safâ sen de
Tekellüf ber-taraf ey hâtır-ı nâ-şâd neylersin

Gazel-i Müzeyyel Der-Medh-i Şâh-ı Cihân

Dil-i pür-dâğa sûz-ı derd-i ‘aşkun tâze dâğ oldı
Bana şimdi mahabbet ‘âlemi dâğ üstü bâğ oldı

Degülken bend-i zülfi bin dil-i dîvâneden hâlî
Bana keyfiyet-i ‘aşkunla bir cây-ı ferâğ oldı

Felek sîlî-i gam kûpâl-i mihnet gösterür şimdi
Desen mahmûr-ı bezm-i vaslı muhtâc-ı ayağ oldı

Yapıt etmezse çîn-i safha-i dûd-ı dilün artar
Gönül şemşîr-i âhun anlarun muhtâc-ı zâğ oldı

Bahâyî andan men’ etti ‘uşşâkın o mîr-i hüsn
Duhânı gördi kim ‘ahd-ı şehenşehde yasağ oldı

Sirâyet etti hükm-i nâre dûdundan cüdâ düşdi
Dil-i âteş-gede mânende-i gül-zâr u bâğ oldı

Şehâ seyl-âbı lütfun cûşa gelsün vaktidür şimdi
Ki dûd-ı tîreden sakf-ı felek çün perr-i zâg oldı

Nihânî nûş eder dûd-ı dilün düşmen kıyâs etme
Ki pâyin-i reg-i cânında gönli dâğ dâğ oldı

Mükerrer eylesünler şekker-i şükr-i sehânşâhı
Melekler kim bu nâ-hôş budan âsûde-dimâğ oldı

Ek olarak bakınız ⇒

Divan Edebiyatı

(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Site Footer