Çankaya (Özet) – Falih Rıfkı Atay

 

Çankaya – Falih Rıfkı Atay

Çankaya, Falih Rıfkı Atay‘ın 1961 senesinde kitaplaştırılan hatıra (anı) türündeki eseri.

KİTABIN KONUSU

Mustafa Kemal Atatürk‘ün doğumundan ölümüne kadar olan yaşamı, harp zamanında düşmana ve Cumhuriyet zamanında yapmış olduğu inkılaplarla gericilere karşı verdiği savaşı anlatmaktadır.

KİTABIN ÖZETİ

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 senesinde ahşap bir evde dünyaya gelmiştir. Anası Zübeyde Hanım, babası ise ilkin gümrük muhafaza memurluğu sonrasında kerestecilik meydana getiren Ali Rıza Efendi’dir. Naciye adlı bir kızkardeşi vardır; fakat Naciye çocukken vefat etmiştir. Babası da 1887 senesinde vefat etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk ilk eğitimine mahalle okulunda başlamış sonrasında Şemsi Efendi okuluna geçmiştir. Bu okulda hocadan dayak yemesinden dolayı firar etmiştir. Bir süre dayısını çiftliğinde çalışmış sonrasında halasının desteğiyle okula tekrardan adım atmıştır. Zübeyde Hanım’ın gitmesini asla istemediği halde kendi çabasıyla askeri okula yazılmıştır. Lise hayatında fazlaca başarıya ulaşmış olmuştur ve “Kemal” adını burada almıştır. Manastır Askeri İdadisinden sonrasında İstanbul’a gitmek istediği halde bir subayın tavsiyesiyle Manastır Pangaltı Harp Okuluna gitmeyi tercih etmiştir.

1904 senesinde Harp Akademisini de bitirerek kurmay yüzbaşı diplomasıyla göreve adım atmıştır.

Vatanperver duyguları ağır basan Mustafa Kemal Atatürk, okumuş olduğu kitaplarla İttihat ve Terakki Cemiyetine yaklaşarak gelecekte vereceği büyük cenk için kendini yetiştirmeye adım atmıştır. Şeriat kanunlarını isteyen, bu yolda kan döken isyancıları bastırmada Hareket Ordusu’nda vazife almış ve başarıya ulaşmış da olmuştur.

Çıkan isyanların bastırılmasından sonrasında Enver Paşa’nın yüzünden sürüklendiğimiz  Birinci Dünya Harbinde birçok cephede düşmanla çarpıştı. Balkan Cenginde, Çanakkale’deki birçok direnişte komutanlık yapmış oldu. Trablusgarp cephesine gönderildi fakat devletin acizliği sebebiyle bu toprakları bırakıp geri döndü. Veliaht Vahdettin’e Almanya seyehatinde yaverlik yapmış oldu ve geleceğin padişahından bazı imtiyazlar alarak vatanın selamete ulaşmasında mühim adımlar atmak için çaba harcadı.

Kuvettli fakat yeteneksiz müttefikimiz Almanya’nın almış olduğu yenilgilerden dolayı bizde savaşı yitirmiş sayılıyorduk.İmzalanan Mondros ve Sevr mütarekeleriyle vatan düşmanın acımasız ellerine bırakıldı.Silahımızı yetmedi istedikleri topraklarımızı aldılar.Büyük Türk, bu yenilgiyi İstanbul’dakiler şeklinde kabullenip elini kolunu bağlayarak beklememekte kesin idi.

Yunan ordusunun 16 Mayıs’ta İzmir’e çıkmasıyla Mustafa Kemal Atatürk de 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı. Amacı direniş için lüzumlu kuvvetleri toplamaktı fakat satılmış İstanbul Hükümeti, İngilizlerin talimatıyla Mustafa Kemal Atatürk’ü görevden aldı. Bunun üstüne o da ordudan çekilme etti. Doğuda Kazım Karabekir Paşa’nın desteğiyle harekete geçti. Birçok ilde toplantılar düzenledi. Milleti uyandırdı ve gerekenleri halletmeye başladı.

İngilizlerin, İstanbul’u işgaliyle hukümete duyulmayan itimat tamamen sonlandı.Ayrıca Kuvayi Milliye birlikleri Antep,Maraş ve Urfa’da düşmana dişini göstermekteydi fakat alınan kati ve kalıcı bir zafer yoktu.Bu sebeple Mustafa Kemal Atatürk bu çete kuvvetlerini biriktirerek tertipli orduya geçmek istiyordu.Aslına bakarsanız bu çeteci birliklerin bazı yararlarının yanında birçok zararları vardı.Bu çeteler halkı soyuyor,adam öldürüyorlardı.Afyon’da aldıkları yenilgi bu vakalara son verdi ve tertipli orduya geçildi.

Tertipli orduya geçmiştik fakat ordu başına geçirilecek komutanlar ve askerler binbir zorluklarla toplanabildi. Tüm zorluklara, yokluklara hatta duyulan güvensizliğe karşın düşman Akdeniz’e döküldü.Düşman dökülmüştü fakat şimdi fazlaca daha zorluk derecesi yüksek cenk başlamıştı. İnkilaplar süreci ve Türkiye Cumhuriyeti.

İlk iş olarak saltanat kaldırıldı. Gericilerin hatta, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk destekleyicisi Kazım Karabekir’in tüm uğraşlarına karşın halifelik kaldırıldı. Ek olarak hilafetin kaldırılmasına güçlük çıkaran kesimler, kısaca yobazlar meydana getirilen tüm yeniliklerde gene köstek olmuşlardır. Fakat Mustafa Kemal Atatürk’ün azmi ve kararlılığı karşısında dayanamamışlardır. Ankara’nın başkent yapılmasını, şapka kanunu, Latin harflerinin kabulünü, Tevhid-I Tedrisat Kanununu, Uygar Kanunun kabulünü, kadılnlara verilen eşitlik hakkını ve soyadı kanununu zor da olsa halka benimsetmiştir. Başkenti Ankara yapmıştır ve Ankara’nın yenileştirilmesinde fazlaca çaba harcamıştır. Hükümette fazlaca partili sisteme geçiş için denemeler yapmıştır. Fakat alınan sonuçlar dönemin daha erken bulunduğunu göstermiştir. Her insana soyadı verilmesine önayak olmuştur. Ülkenin her yerinde eğitim seferberliği başlatmıştır. Bu devrimleri yaşamı pahasına yapmıştır. İzmir’de meydana getirilen süikast girişimi de bunun en iyi göstergesidir.

Mustafa Kemal Atatürk yapacağı işleri, vediği davetlerde anlatırdı. Bu davetleri sabaha kadar sürerdi, sadece o fazlaca kısa bir uykunun peşinden yapacağı işleri düşünürdü. Çağrı masasından söyleşi ve onu hazin sona götürecek rakısı asla tamamlanmamış olmazdı. Fakat içmesini bilirdi, hiçbir süre şuurunu kaybedecek şekilde içmemiştir. Öteki hobileri; bilardo oynamak, köpeği Fox, Florya’da yüzmek, alaturka musiki dinlemek, dostlarıyla söyleşi etmek ve Savarona yatıyla gezmekti. Ek olarak giyimde, evinin döşenmesinde ve temizlik mevzusunda fazlaca titizdi. En büyük dertleri ise; Hatay problemi, dil problemi ve eğitim mevzuları idi. Türk hanımına verdiği kıymet fazlaca büyüktü. O, daima Türk milleti ve Türkiye için çalıştı. Son zamanlarında bazı kişler İsmet Paşa ile arasını açmıştı. Fakat O, daima İsmet İnönü’yü fazlaca sevmiş ve güvenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün şaşılacak bir hafızası vardı. Fakat son zamanlarda hafızası iyice zayıflamıştı ve asabileşmeye başlamıştı. Bunun sebebi ise, hastalıktan başka birşey değildi. Karaciğerlerinde su toplanıyordu. Hastalığında dolaşmak için alınan Savarona yatında dinlenmekte idi. Fakat bir sabah fazlaca ağırlaşmıştı ve son olarak “Saat kaç?” diyerek sonsuz uykuya çekilmiştir. Saat dokuzu beş geçiyor ve Türk milletinin gözlerinde yaşlar dinmiyordu.

KİTABIN ANA FİKRİ

Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı tohumlarla ve bir fazlaca zorluklar aşılarak kurulmuş, onu geliştirmek, gericilerin karşısında durmak ve yeniliklerin arkasında olmak bizim en mühim görevimizdir.

KİTAPTAKİ OLAYLAR VE KİŞİLERİN TAHLİLİ

  • FALİH RIFKI ATAY: Mustafa Kemal Atatürk ile bir gezide tanışan ve sonrasında varlığıyla ve yazılarıyla daima Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında olan bir gazetecidir.
  • İSMET İNÖNÜ: Savaştan ilkin tanışan ve sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında olan kıymetli bir komutan ve devlet adamıdır.
  • FEVZİ ÇAKMAK: Harpte ve cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında olan ek olarak mareşal rütbesi alan büyük bir komutandır.
  • KAZIM KARABEKİR: Vatanperver, büyük fakat hilafetçi bir komutandır.
(Toplam: 1, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer