Romantizm Akımının Temsilcileri Nedir Özellikleri Kısaca Türk

Romantizmin Ortaya Çıkışı Doğuşu

Romantizm, 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa’da etkili olan bir sanat, edebiyat ve felsefe akımıdır. Romantizm, Aydınlanma Çağı’nın aşırı rasyonalizmine bir tepki olarak hayata merhaba dedi. Bu akım, insanoğlunun duygusal ve hayal gücüne, iç yaşamına, doğaya ve geçmişe olan ilgisini yansıtır. Romantizm akımının başlangıcı, 1760’larda İngiltere’de süregelen ve sonraki yıllarda Almanya, Fransa ve İtalya şeklinde Avrupa devletlerinde de etkili olan bir akımdır. Bu akım, çoğu zaman şiir, müzik, fotoğraf ve tiyatroda anlatılır.

Romantizm, Aydınlanma Çağı’nın rasyonalizmine karşı çıkmış olduğu için, insanoğlunun duyguları ve hayalleri üstünde durur. Duygusal sanatçılar, doğayı ve tabiatı da oldukça önemserler. Duygusal sanatçılar, insanoğlunun tabiat karşısındaki küçüklüğünü ve tabiatın güzelliğini anlatmaya çalışırlar. Duygusal sanatçılar, çoğu zaman şiddetli ve tutkulu duyguları, acıyı, aşkı ve kederi işlerler. İnsanların iç yaşamına odaklanırlar ve insanoğlunun benliğinin içindeki çatışmaları, duygusal sıkıntıları ve hayalleri mevzu edinirler. Duygusal sanatçılar, düşüncelerini ve duygularını içinde bulundukları dönemin ve toplumun sınırlamalarından özgürleştirme çabası içindeydi.

Romantizm, müzikte de oldukça etkili olmuştur. Duygusal müzik, çoğu zaman duygusal ve acıklı olan büyük orkestra eserleri ve opera eserleri ile karakterize edilir. Duygusal müzik, çoğu zaman doğayı ve insanoğlunun tabiat karşısındaki çaresizliğini ve güçsüzlüğünü özetleyen tabiat temaları kullanır.

Duygusal sanat anlayışının genel hatları şu şekildedir:

  • İç dünya ve duygu önceliği: Duygusal sanatçılar, insanoğlunun iç yaşamına odaklanırlar. İçsel yaşantıları, duyguları, hayalleri, düşleri ve korkuları işlerler. Bundan dolayı, Duygusal sanat eserleri duygusal ve duyarlı bir kalite taşır.
  • İmajinasyon: Duygusal sanatçılar, hayal güçlerine büyük ehemmiyet verirler. İnsanın zihninde canlandırabileceği hayal ürünü imgeler kullanırlar. Duygusal sanat, gerçekliğe karşı hayallerin, rüyaların, fantastik ve mitolojik unsurların ön planda olduğu bir sanat anlayışıdır.
  • Tabiat sevgisi: Duygusal sanatçılar, doğayı, manzaraları, tabiatı ve insanoğlunun tabiat karşısındaki küçüklüğünü işlerler. Tabiat, çoğu zaman iyileştirici ve kurtarıcı bir güç olarak tasvir edilir.
  • Özgürlük: Duygusal sanat, özgürlük, tutku ve isyanı önemser. Duygusal sanatçılar, düşüncelerini ve duygularını içinde bulundukları dönemin ve toplumun sınırlamalarından özgürleştirme çabası içindeydi.
  • Geçmişe hasret: Duygusal sanatçılar, geçmişe, bilhassa de Ortaçağ’a hasret duyarlar. Bundan dolayı, Duygusal sanat eserleri çoğu zaman mitolojik, efsanevi yada zamanı bir geçmişe dayanır.
  • Eşsizlik: Duygusal sanatçılar, insanoğlunun benzersizliğine vurgu yaparlar.

Romantizmin Edebiyata Yansıması

Romantizm, 18. yüzyılın sonundan 19. yüzyılın ortalarına kadar devam eden bir yazınsal, sanat içerikli ve düşünsel harekettir. Duygusal edebiyatın ortaya çıkışı, Aydınlanma süreci felsefesi ve estetiğine karşı bir tepki olarak görülebilir. Aydınlanma süreci felsefesi, nesnel gerçekliği öne çıkarırken romantizm, duygu, imge, hayal gücü ve öznel deneyime vurgu yapar. Bu yazıda, romantizmin edebiyata yansımaları detaylı bir halde ele alınacaktır.

Duygusal Edebiyatın Özellikleri

Duygusal edebiyatın özellikleri, hareketin doğasından oluşur. Duygusal edebiyat, ilk olarak duygu ve öznel edinim üstüne odaklanır. Duygusal yazarlar, gerçekliğin objektif bir görünümünden ziyade, iç dünyalarında bulunan duygu ve düşünceleri yansıtır. Ek olarak duygusal edebiyat, tabiat sevgisi, insanlık, tarihe yönelik ilgi ve hayal gücü şeklinde öteki özelliklere de haizdir.

Duygusallık

Duygusal edebiyatın en mühim özelliği, duygusallıktır. Duygusal yazarlar, kişisel duygularını ve hislerini yansıtmaya çalışırlar. Bu duygusal derinlik, okuyucuların daha iyi bir anlayışa kavuşmasına destek verir. Duygusal içerik, okuyuculara bağlılık ve empati hissi verir.

Tabiat Sevgisi

Duygusal edebiyat, doğaya olan sevgi ve hayranlıkla karakterizedir. Tabiat, duygusal yazarlar için yalnız bir görünüm değil, hem de bir esin deposudur. Duygusal yazarlar, tabiatın güzelliklerini vurgulamaya çalışır ve tabiatın ruhani değerlerini keşfetmeye çalışır.

İçe Dönüklük

Duygusal yazarlar, iç dünyalarındaki deneyimleri anlatmaya çalışırlar. Duygusal edebiyat, kişisel deneyimlerin gücüne odaklanır. Yazarlar, kendi duygusal durumlarından esin alarak öznel bir dünya yaratırlar. Bu dünya, okuyucuların kendilerine özdeşleşmelerine izin verir.

İnsanlık Duygusu

Duygusal yazarlar, insanoğlunun doğasındaki derin duygulara vurgu yaparlar. Duygusal edebiyat, insanlığın evrensel duygularına odaklanır.

Not: 1
Victor Hugo, 1827’de Cromwel adlı tiyatrosunun önsö­zünde klasisizmi eleştirir ve romantizmin manifestosunu ortaya koyar.
Not: 2
Chateaubriand (Şatöbiryan), Victor Hugo, Lamartin, J. J. Rousseau, Musset, Alfred de Vigny, Lord Byron, Walter Scott… romantizmin mühim temsilci lerındendir.
BAŞKA BİR KAYNAK:

Romantizm Akımı Hakkında Özetlemek gerekirse Özet Data

Romantizm, Orta Çağ monarşisinin sanat anlayışını temsil eden klasisizme tepki olarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında doğmuş bir yazınsal̂ akımdır. Romantizmde duygular, din ve doğa önemsenir. Mevzular çoğu zaman günlük yaşamdan ve ulusal̂ tarihten alınır. İyi-kötü, hayal-gerçek karşıtlığından yararlanılır. Kişiler toplumun her kesiminden seçilebilir, doğal ve toplumsal çevrelerinden soyutlanmadan ele alınır. Bundan dolayı toplumsal çevre ve doğa betimlemelerine örutubet verilir. Sanatta toplumsal yarar gözetilir. Duygulu, şairane bir üslup kullanılır. Bu akıma bağlı sanatçılar eserlerinde duygu ve düşüncelerini gizlemez.

Romantizm akımında daha çok şiir, tiyatro, roman şeklinde türlerde yapıt verilmiştir. Tiyatroda dram türü bu akımla ortaya çıkmıştır. Fransız edebiyatından Victor Hugo, Lamartine (Lamartin); Alman edebiyatından Goethe (Göte), Schiller (Şiller); Rus edebiyatından Puşkin; İskoç edebiyatından Walter Scott (Voltır Skat) bu akımın dünya edebiyatındaki başlıca temsilcilerindendir. Romantizmin Türk edebiyatındaki önde gelen temsilcileri ise Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi ve Abdülhak Hamit Tarhan’dır.

Romantizm Özellikleri

  • Duygusallık: Duygu ve duygusallık üstüne odaklanır. Duygusal sanat eserleri, duygusal güçlerin etkilerini vurgular ve duygusal deneyimleri büyütür.
  • Tabiat Sevgisi: Tabiat ananın güzelliğine ve tabiatın ruhani değerlerine olan sevgiyi yansıtır. Duygusal şairler ve ressamlar, tabiatın güzelliklerini yansıtmaya ve tabiat üstüne düşüncelerini ifade etmeye itina gösterirler.
  • İçe Dönüklük: Kişinin iç yaşamına odaklanır. Duygusal sanat eserleri, insanların iç dünyasını anlamaya, keşfetmeye ve ifade etmeye yöneliktir.
  • İnsanlık Duygusu: Romantikler, insanoğlunun benliğinin içindeki duygulara ve insanlığın evrensel duygularına vurgu yapar. Bundan dolayı, Duygusal sanat eserleri, insanların benliğinin içindeki ortak duyguları, aşk, acı, mutluluk, hayal kırıklığı şeklinde duyguları vurgular.
  • İmgeleme: İmgelemin gücüne vurgu yapar. Duygusal sanat eserleri, hayal gücünün kullanımını öne çıkarır ve okuyucuların ve izleyicilerin zihinlerinde canlandırmalarını sağlar.
  • Sanatın Özgürlüğü: Sanatın kısıtlanmaması gerektiğine inanırlar. Sanatçıların özgürce ifade etmeleri gerektiğine ve herhangi bir engelleme olmadan yaratmaları gerektiğine inanırlar.
  • Tarihe Yönelik İlgi: Geçmişe yönelik ilgi duyar. Duygusal sanat eserleri, geçmişteki vakalara, bölgelere ve kişilere esin alır ve bu mevzuları çağıl bir halde yorumlar.

Bu özellikler, Romantizm’in değişik sanat formlarındaki (edebiyat, müzik, fotoğraf vb.) yansımalarında değişebilir yada belirginleşebilir.

Romantizmin Akımının Temsilcileri:

Victor Hugo………………….. şiir, tiyatro, roman
Jean-Jacques Rousseau…………….. felsefe, cemiyet bilim
Voltaire………………………… felsefe, roman, şiir
Friedrich SCHİLLER…………………………. tiyatro, şiir
J. Wolfang GOETHE…………………….. şiir, tiyatro, roman
Lamartine…………………….. şiir, roman
Chateaubriand…………….. şiir
Shelley…………………………. şiir
George Sand………………… roman, öykü
Alfredde Vigny………………. şiir
Alfred de Musset…………… öykü, roman
Alexandre DUMAS PERE………… roman
Puşkin………………………….. şiir

Romantizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri:
Namık Kemal………………………… şiir, tiyatro, ro­man, eleştiri, tarih
Ahmet Mithat Efendi………………. roman, öykü
Abdülhak Hamit Tarhan………… şiir, tiyatro
Recaizade Mahmut Ekrem……. şiir

Romantizm Akımına Uygun Eserlerin Örnekleri:

Romantizm Akmına Uygun Eserler aşağıda listelenmiştir:

YALNIZLIK

Çokluk, gün batınında, dağda o yaşlı, kocamış meşenin gölgesine mutsuz otururum. Ovanın durmaksı­zın değişen görüntüsüne ayaklar altından rastgele göz­lerimi gezdiririm.Burada ırmak köpürgen dalgalarıyla çağlar, yılan şeklinde bükülüp kıvrılır, uzaklıklarda yok olur.Yaprak ormanlardaki çayırlara düştüğünde akşam rüzgarı çıkar, vadilerden alıp götürür. Ben işte bu solgun yaprak gibiyim: Ey esen rüzgarlar, deli rüzgarlar, beni de alın o yaprak şeklinde, alın götürün işte! (Lamartine)

LELIA

İlkbahar, kuşların ötüşü ile, taze çiçeklerin hoş ko­kuları ile tekrardan gelmişti. Gün bitiyordu. Batan gü­neşin kızıllıkları gecenin mor renkleri içinde ağırdan yavaştan kayboluyordu artık. Lelia Viola, villâsının balko­nunda görkemli düşlere dalmıştı. Burası dağların baş­langıcında, bir İtalyan’ın, sevgilisine yaptırdığı olağanüs­tü bir konaktı. Sevgilisi burada acıdan, kederden ölüp gitmişti de, İtalyan, acı anılarını hatırlatan bu yerde daha çok durmak istememiş, sevgilisinin mezarıyla onun adı­nı taşıyan villâyı çeviren bahçeleri yabancılara kiralamış, kendi de çekip gitmişti. Bir başına, yalnız kendini besle­yen acılar vardır. Vicdan azabı şeklinde korkan, kendinden kaçan acılar bulunur. Lelia hafifçe meltem şeklinde, dalga şeklinde, pek tatlı bir gevşeme veren bu tatlı mayıs günü şeklinde yu­muşak, uyuşkun bir tavırla korkuluğun üzerine eğilmiş bakışını çağdaş insan ayağının çiğneyip geçmiş olduğu o güzelli­ğine doyum olmayan vadide dolaştırıyordu.(George Sand)

BİRİNCİ SATIR

Artık gezintilere çıkmayacağız Geceleyin geç zaman, Gönül ne kadar çekse de, Ay ışıldasa da.

Kılıç iyi mi yıpratırsa kınını Ruh da göğsü öyleki aşındırır. Gün gelir kalp durur solumak için Aşk dinlenmek ister.

Hep sevişmek içinse de geceler Aydınlık acele çıkagelir Fakat gezintilere çıkamayacağız artık Ay ışığında.

(Lord Byron’dan Çev. Halit Çakır)

Romantizmin Türk Edebiyatına Tesirleri:

Romantizm, Tanzimat yazarlarından bazılarını etkilemiştir. Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi. Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem’in yapıtlarında romantizmin izlerini görmek ihtimaller içindedir. Bu izler de romantizmin gerçek boyutlarıyla yansıması değildir. Duygusal ifade, rastlantılara yer verilmesi, sanat yapıtları kanalıyla toplumu değiş­tirme, karşıt tiplere yer verilmesi romantizmin izleri olarak değerlendirilebilir.

(Toplam: 2, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer